Bolu Yedigöller Milli Parkı Gezi Rehberi (+8 Öneri)
Bolu Yedigöller, özellikle sonbahar aylarında kızıl yapraklarla bürünen fotoğrafları bol bol gördüğümüz en özel milli parklarımızdan. Zaten ben de tam olarak Yedigöller’in fotoğraflardaki o renk cümbüşüne vuruldum. Her şeyi bir kenara bırakıp blogger olmaya başladığım zaman gittiğim ilk yerdir Yedigöller Milli Parkı. Bu yüzden bende yeri başka. Hele bu Yedigöller turumda öyle bir şeyle karşılaştım ki resmen aklım durdu. En en en sevdiğim bulut denizi manzarasını, 7 göllerden toplanmış meşhur Kanlıca Mantarı’nı yerken izledim. Bu defa çok şanslıydım. Umarım siz de öyle bir manzaraya denk gelirsiniz. Tüm efsane fotoğrafları aşağıya ekledim, merak etmeyin. Daha neler neler oldu gezimde, vakit kaybetmeden hepsini tek tek anlatmak istiyorum.
Aşağıya Yedigöller Gezi VİDEO’mu da ekliyorum. Hem yazıları okur, hem de videoyu izlerseniz, her şeyi rahatça planlamış olursunuz. Bu arada kanala da ücretsiz abone olmayı unutmayın derim.
1. Yedigöller Nerede & Yedigöller’e Nasıl Gidilir?
Özellikle sonbaharda o yaprakların yere süzülüşünü görmek ve ortaya çıkan kızıl tabiatın atmosferinde kaybolmak için 7 göller, gidebileceğiniz en güzel yerlerden.
İşte bu güzel tabiata sahip olan yer, haritada da gördüğünüz üzere;
- Bolu’nun kuzeyinde,
- Zonguldak ilinin güneyinde,
- Düzce’nin de doğusunda bulunuyor.
Peki Yedigöller Milli Park alanı hangi bölgede? diye sorarsanız, hemen Batı Karadeniz Bölgesi’nde Bolu’ya bağlı bir milli park diye cevaplayalım.
Bu arada Yedigöller nasıl gidilir konusu da önemli. Çünkü toplu taşıma ile Yedigöller’de dolaşmak mümkün değil. Anca özel araçla gidebilirsiniz.
Ya da birçok ilden kalkan şehir içi otobüslerle Bolu’ya gelip oradan taksiyle geçmeniz gerekir. Ben bunu önermiyorum. Çünkü gerçekten çok maliyetli oluyor.
“Peki ne önerirsin?” dersen, 7 göller turu ya da Abant Yedigöller turu düzenleyen birçok firma var. Hem de uygun bir fiyata her şey dahil oluyor. Abant linkinden, Abant gezi önerilerimi de mutlaka okuyun.
İşte tüm bu alternatifleri detaylarıyla birlikte Yedigöller Nerede & Nasıl Gidilir yazımda anlattım. Yedigöller gezisinden önce mutlaka inceleyin derim.
2. Yedigöller Yeme İçme & Yedigöller Kahvaltı
Baştan söyleyeyim: Bolu Yedigöller’de öyle Sapancada’ki gibi göl manzarasına karşı süper serpme kahvaltı ya da yemek yeme hayallerini unutun.
Çünkü burada yemek yiyip kahvaltı edebileceğiniz mekan sayısı sınırlı. Onlar da beklentilerinizi karşılar mı bilemem.
Benim önerim, yanınıza yiyeceğinizi içeceğinizi alıp gölün etrafındaki ahşap masalarda piknik keyfi yapmanız. Her yerde içilebilir su çeşmesi de var, bilginiz olsun.
Bu arada “Mangal yapacağım” derseniz, kesinlikle yasak olduğunu bilin. Sadece bungalovlarda kalıyorsanız, kendi terasınızda mangal yapabiliyorsunuz.
Tabii yanınızda hiç bir şey getirmediyseniz, Bolu Yedigöller’in en büyük gölü olan Büyükgöl’ün çaprazında Habitat Restaurant var. Orada saat 12’ye kadar kahvaltı yapabiliyorsunuz.
Ama dediğim gibi beklentiniz yüksek olmasın, ortalama bir kahvaltı geliyor önünüze. Ve fiyatlar biraz yüksek. 2 kişilik kahvaltı 60 TL, düşünün yani.
Onun dışında Bolu tarafından gelirken yan yana birçok çay evi, gözleme yeri ve köy ürünleri satan manzaralı salaş teraslar görüyorsunuz. Onlardan bazılarının isimlerini yazacak olursam:
- Ayıyakası Teras Çay Evi
- Gözleme Evi Öter’in Yeri
- Afacan Gözleme ve Çay Evi
- Batuhan’ın Gözleme Evi
- Beyza’nın Terası
Hafta içi olduğundan mıdır bilmiyorum, saydığım yerlerin çoğu kapalıydı. Biz de tek açık bulduğumuz Ayıyakası Teras Çay Evi’nde oturduk. İyi ki burada oturmuşuz.
Şansımıza öyle güzel bir manzaraya denk geldik ki anlatamam. Resmen oturduğumuz terastan bulut denizi manzarası vardı.
Ve bu manzara her zaman şahit olabileceğiniz bir an değil. Vallahi ekipçe kafayı yedik. Fotoğrafta gördüğünüz gibi inanılmaz güzeldi.
Bulut denizi manzarasına karşı sacta pişirilmiş Kanlıca Mantarı’nı yiyip çay içmenin keyfi de bir başka oluyor tabii. Umarım siz de böyle bir manzaraya denk gelirsiniz.
Bu arada fiyatlar da normal. 1 kilo mantar 20 TL, sucuk-ekmek 15 TL, gözleme 10 TL, çay 2,5 TL. Ayrıca el yapımı reçel de satılıyor.
Yedigöller restaurant sınırlı sayıda dedim ama bakmayın Yedigöller’de çok yeme-içme mekanının olmadığına.
Hemen dibindeki Bolu’ya bağlı Mengen ilçesinde Türkiye’nin en iyi aşçıları yetişmiş. Birçok ödülü var hatta. Bu konuda çok ünlü.
Biz de Mengen – Yedigöller Yolu üzerindeki Hindiba Doğa Evi’nde konakladığımız için ne kadar iyi yemek yaptıklarını daha iyi anladık. Her şey tertemizdi ve gerçekten çok lezzetliydi.
Eğer Bolu Yedigöller’e gelip konaklama yapacaksanız, kesinlikle Hindiba Doğa Evi’ni öneririm. Zaten tüm bunları Yedigöller Kamp – Konaklama – Otel yazımda anlattım. Mutlaka okuyun.
Yedigöller nerede, nasıl gidilir ve yeme – içme durumunu da çözdüğümüze göre, gelelim Yedi göller hakkındaki bilgilere:
3. Yedigöller Hakkında Bilgi & Yedigöller İsimleri
Öncelikle İlkbahar’ı ayrı, Sonbahar’ı ayrı güzel olan Bolu Yedi göller hakkında kısa bilgiler vereyim diyorum:
- Adından da anlaşılacağı üzere Bolu Yedigöller, 7 adet gölü içerisinde barındırıyor.
- Bu göllerin oluşumu ise şöyle: Kitlelerin kayması sonucu vadilerin önü kapanıyor. Vadilerin önü kapanınca da arka kısımda set göller oluşuyor.
- Bu set göllerin hepsi birbirine bağlı bu arada.
- Ayrıca Yedigöller Havzası, tam 1642 hektar büyüklüğünde ve deniz seviyesinden yüksekliği 883 metre.
- Türkiye’de ilk alabalık üretme istasyonu, 1969’da burada kurulmuş.
- Bitki örtüsü çok geniş olduğu için birbirinden farklı ağaç türleri ile ülkemizin en güzel karışık doğal ormanlarından biri. (kayın, gürgen, fındık, kızılağaç, akçaağaç, ıhlamur ve titrek kavak bunlardan bazıları.)
- Ayrıca birçok yaban hayvanına da ev sahipliği yapıyor. (100’ün üzerinde kuş, sincap, tilki, kurt, tavşan, domuz ve yabani ördek gibi)
- Son olarak da Bolu Yedigöller, ”milli park” olarak 1965’te koruma altına alınmış durumda.
Yani anlayacağınız üzere Bolu Yedigöller, tam bir doğa cenneti. Ve mevsimlerin geçisini en güzel fotoğraflayabileceğiniz milli parklardan…
İçerisindeki göllerin sessiz sakin bünyesi de ruha pozitif bir enerji yükleyen doğa güzelliklerinden… Ruhu dinlendiren bu göllerin isimleri ise şöyle:
- Büyükgöl
- Deringöl
- Seringöl
- İncegöl
- Sazlıgöl
- Nazlıgöl
- Küçükgöl
Bu göllerin hepsini aşağıda tek tek anlatacağım, merak etmeyin. Ama önce :
4. Yedigöller’de Ne Yapılır & Bolu Yedigöller Turu
Evet, gelelim birçok aktiviteyi aynı yerde buluşturan Yedigöller’de neler yapılır sorusunu cevaplamaya.
Arkadaşlar, ben hemen aşağıya madde madde bu güzel doğanın içerisinde neler yapabileceğinizi sıralamak istiyorum. Maddelerden biri muhakkak size hitap edecektir. Bolu Yedigöller’e geldiğiniz zaman:
- Mis gibi havayı içinize çekerek doğa yürüyüşleri yapabilir,
- Kendi çadırınızı kurabilir ya da karavanınızla güzel doğanın içerisinde dinlenebilir,
- Doğanın içerisindeki güzel bungalov evlerde konaklayıp kuş cıvıltılarıyla uyanabilir,
- Mangal yakmak dışında yanınızda getirdiğiniz malzemelerle göl kenarında piknik yapabilir,
- Yedigöller’in bir başka güzel olduğu sonbahar ve ilkbahar aylarında muhteşem fotoğraflar yakalayabilir,
- Manzara Seyir Terası’ndan gölleri kuşbakışı izleyebilir,
- Mayıs – eylül dönemlerinde Deringöl ve Büyükgöl’de olta balıkçılığı yapabilir,
- Birbirinden ilginç mantarları inceleyebilir, hatta Bolu Yedigöller üzerindeki çay evlerinde tadına bakabilir,
- Aşçılarıyla meşhur olan Mengen Bölgesi’nde birbirinden lezzetli yemekler yiyebilir,
- İlkbaharda yeşilin her bir tonuyla huzur duyabilir,
- Sonbaharda ise sararmış yaprakların güzelliğine aşık olabilirsiniz.
Yani şehirden sıyrılıp huzurlu birkaç gün geçirmek için Bolu Yedigöller güzel bir destinasyon. Eğer bu güzel doğaya “Araçla gelme imkanım yok” diyorsan, yukarıda anlattığım gibi Yedigöller tur imkanlarından faydalanabilirsin.
Hem günübirlik hem de konaklama dahil olan paketler ile çok da masrafa girmeden güzel bir hafta sonu geçirebilirsin.
Bazı dönemler fırsat sitelerinde uyguna paket alımı da yapabiliyorsun. Hem içinde Abant gezisini de ekleyebiliyorlar. Aklında bulunsun.
Tabii özgürce kafasına göre takılmayı sevenler, sınırlama olmadan kendi imkanlarınızla gelin derim. Kamp malzemeleriniz varsa, çadır başı ünlük 25 TL konaklama ücreti var. Yiyeceğinizi de kendiniz getirirsiniz, başka hiç bir masrafınız olmaz.
Bu arada yukarıda saydığım güzel maddelerden en az 3 tanesi dikkatinizi çektiyse, şimdi de Bolu Yedigöller’de nereleri gezebiliriz ve Yedigöller giriş ücreti ne kadardır, hemen bakalım diyorum:
5. Yedigöller Gezilecek Yerler & Yedigöller Giriş Ücretleri
Yukarıda zaten tüm göl isimlerini saymıştım. Bu göllerin dışında gezilecek yerler listesine ayrıca bir kaç nokta ekleyeceğim sadece.
Çünkü Bolu Yedigöller sırf ağaçlık bir alan. Yani şehirden kaçıp doğada huzur bulma alanı. Bu yüzden gezilecek yerler de göl, seyir terası ve şelaleden ibaret. Yedigöller haritası ve listesi ise şöyle :
- Büyükgöl
- Deringöl
- Seringöl
- Sazlıgöl
- Nazlıgöl
- İncegöl (Uzungöl)
- Küçükgöl
- Kapankaya Seyir Terası
- Atmaca Seyir Terası
- Anıt Çam Ağacı
- Yedigöller Şelale
Şimdi bu alanları kısa kısa ve rota doğrultusunda anlatmak istiyorum:
- Siz ister benim yaptığım gibi Bolu yolu üzerinden gelerek Seyir Terası’yla başlayın,
- İsterseniz de Mengen yolu üzerinden gelerek Büyükgöl kısmından başlayın.
Tamamen sizin ne taraftan geleceğinize bağlı, pek bir şey değişmiyor.
Bolu üzerinden de gelseniz, Mengen üzerinden de gelseniz, yollar hep virajlı ve dağlık. Bu yüzden virajlara takılmadan hafif camı aralayıp dağ kokusu eşliğinde Bolu Yedigöller turumuza başlayalım:
Kapankaya Seyir Terası
Bolu üzerinden mis gibi dağ havası alarak kiraladığım araçla yola koyuluyorum. Göllere ve teraslara ulaşmadan önce sağlı sollu manzaraya karşı kurulmuş çay ve gözleme evlerinde mola vermek iyi hissettiriyor.
Hele bulut denizini yakalamışken böyle bir manzaraya karşı sacta yapılmış Kanlıca Mantarı’ndan yemek, beni çocukluğuma alıp götürüyor.
Moladan sonra yol üzerinde ilk olarak Kapankaya Seyir Terası ile karşılaşıyorum. Arabayı parkedip patika merdivenlerden 5 dakika boyunca çıktıktan sonra Gözlem Kulesi’ne ulaşıyorum.
Yalnız epey yorucu, baştan söyleyeyim. Ama biraz soluklandıktan sonra Gözlem Kulesi’nden manzarayı izlemek, yorgunluğu unutturuyor.
Ben havanın sisli bir anına denk geldiğim için gölleri göremiyorum ama normalde Yedigöller ormanlarını, Büyükgöl, Deringöl ve Nazlıgöl manzarasını aynı anda izleyebiliyormuşsunuz.
Kapankaya, yaklaşık 49.600 hektarlık bir alanı kapladığı için, Gözlem Kulesi’nden doğayı izlemek bir başka güzel oluyordur eminim. Ben sise denk geldiğim halde manzara güzeldi, düşünün.
Fotoğraf tutkunları burada harika fotoğraflar çekebilir. Ya da benim gibi bir hayalin peşinden gidenler, manzaraya dalıp güzel hayaller kurabilir.
Evet, ilk durağım olan Kapankaya’dan sonra manzaranın tüm etkileyiciliği karşısında heyecanla yola devam ediyorum. Bir sonraki durak :
Atmaca Seyir Terası
Burası Kapankaya’dan 500 metre ileride solda kalan küçük bir teras. Kapankaya’yı gördükten sonra ilginizi çekmeyebilir.
Bence Kapankaya’da durduysanız Atmaca Terası’nı geçebilirsiniz. Ben durmadan yola devam ediyorum ve yaklaşık 1-1,5 kilometre sonra bir tabela karşılıyor :
Anıtçam
Tabelayı gördükten sonra ağaca ulaşabilmek için muhteşem doğa içinde ormana doğru yaklaşık 500 metre kadar yürüyorum.
Patikadan giriş yapıldığında çevredeki farklı ağaçlar gerçekten etkileyici. Tüm bu güzelliğin içinde yürüyor olmak, insanın ruhunu okşuyor.
Yol sonundaki tam 500 yıl ayakta kalmış Karaçam Ağacı ise 30 metre boyu ve 5,5 metre gövdesiyle ormana bambaşka bir hava katmış.
Sevgililer bu ağacın gövdesinde ellerini birleştirerek poz vermeyi baya seviyor. Eğer vaktiniz kısıtlıysa uğramadan geçebilirsiniz.
Çünkü arabayı yolun kenarında bırakıp uzunca yürüyünce insanın aklı arabada kalıyor. Ama günübirlik değil de 2 günlüğüne geldiyseniz, görün derim.
Artık Anıtçam’dan arabayla 4 kilometre kadar gittikten sonra resmi olarak Bolu Yedigöller Milli Parkı’na giriş yapıyorum:
İncegöl (Uzungöl)
Bu noktaya girerken ücret ödemeniz gerekiyor. Tüm fiyatları gezilecek yerlerin en altına yazacağım.
Ama önce önemli bir detayı açıklamak istiyorum. Aşağıda bahsedeceğim milli parka giriş ücretini ödedikten sonra yola devam ederseniz, bu alanda bulunan 4 gölü görmeden ilerlemiş olursunuz.
Tabii tercih sizin. Ben bu 4 gölü görüp yola devam etmeyi tercih ediyorum. Ve ilk olarak kulübenin hemen yanındaki İncegöl ile Yedigöller gezime devam ediyorum.
Burası adı gibi ince ve uzun bir göl. Üzeri yeşil yaprakların tozlarıyla kaplandığı için yemyeşil görünüyor. Bana masaldaymışım gibi hissettiriyor açıkçası.
Bu güzel duygularla birlikte İncegöl’ün sağ tarafındaki patikadan devam ediyorum:
Sazlıgöl
Patikadan 100 metre ilerledikten sonra tüm güzelliğiyle Sazlıgöl karşılıyor. Gerçekten sonbaharda göllerin görüntüsü bir başka.
Daha bunu 2. gölü görür görmez anlıyorum. Renklerin birbiriyle dansı mest ediyor.
Bu arada İncegöl ve Sazlıgöl arasındaki patika Geyik Üretme İstasyonu’na gidiyor ama ülkemizde geyikler çok önceden doğaya bırakıldığı için toplu şekilde geyikleri göremiyorsunuz. Yani o alana kadar gitmenize gerek yok.
Başa dönerek kulübenin karşısındaki göllere doğru ilerliyorum:
Nazlıgöl & Kurugöl
Büyükgöl’den sonra en sevdiğim Nazlıgöl, beni benden alıyor. Çünkü etrafında yürünebiliyor. Ve kuş sesleri arasında piknik yapılacak yerler var.
Ayrıca Nazlıgöl etrafında kamp da yapılabiliyor. Ama sadece izin verilen alanlarda. Ben kamp yapan görmedim ama kamp yapılabilir tabelası vardı.
Bu arada fotoğraf konusunda hassas olanlar için şu bilgiyi de vermek istiyorum. Bolu Yedigölleri’in bitki örtüsü çok zengin olduğu için göllerin etrafı ağaçlarla dolu oluyor.
Ve bu durum bazı noktalara gölge düşürebiliyor. Ama Nazlıgöl ve Büyükgöl’de bu durum daha az görüldüğü için fotoğraf konusunda kesinlikle daha elverişli, aklınızda bulunsun.
Nazlıgöl’ün etrafında dolaştıktan sonra çıkışta Kurugöl tabelasını görüyorum. Ama sadece tabela, çünkü adı gibi gerçekten kuru.
Sadece küçük bir çukurdan ibaret. Yağışın yüksek olduğu zamanlarda Nazlıgöl’den taşan sular ile besleniyormuş.
Bu dört güzel gölü bitirdikten sonra arabaya atlayıp 5 dakikalık mesafedeki diğer göllere ulaşıyorum:
Deringöl
Aslında en başta anlattığım 4 göl ile şimdi anlatacağım 3 gölün arası yakın mesafede bulunuyor. Yani aracınız yoksa bile hepsine göller arasındaki patika yollardan yürüyerek ulaşabiliyorsunuz.
Araçla diğer göllerden geldiğinizde sizi sağda Deringöl, solda ise Büyükgöl karşılıyor. Deringöl’ün yanındaki otoparka aracınızı park edebiliyorsunuz.
Deringöl’ün yanına ulaşır ulaşmaz ilk dikkatimi çeken, fotoğrafta gördüğünüz gibi gölün üzerini tam sararmayan yeşil yaprakların kaplamış olması. Neredeyse suyun yüzeyi yapraklardan hiç görünmüyor.
Hemen yanında kampçılar çadırlarını kurmuş keyif yapıyorlar. Çaprazda abdesthane ve tuvalet bulunuyor. Duş alma imkanı yok.
Ama günlük çadır fiyatı uygun, 25 TL. Yanınızda yiyecek falan getirirseniz on numara bir kamp olur.
Deringöl’ün sağ tarafındaki patikadan 5 dakika boyunca yürüyünce tüm serinliğiyle güzel bir görüntü karşılıyor:
Yedigöller Şelale
Açıkçası ben biraz daha küçük bir alan bekliyordum ama şelalenin görüntüsü ve ormanın içerisine gizlenmiş hali beni şaşırttı.
Havası öyle güzel ki anlatamam. Tabii her yer ağaçlarla kaplı olduğu için ve şelalenin getirdiği serinlikten dolayı baya soğuk oluyor.
Bu yüzden o kısma yürürken üzerinizde kalın bir şeyler mutlaka olsun. Eğer zaten kışın gidiyorsanız, yine de çok daha kalın giyinin.
Bu arada şelalenin yakınlarında Dilek Çeşmesi ve Gülen Kayalar da varmış ama ben bir türlü göremedim. Siz gidip de görürseniz, aşağıya yorum olarak mutlaka yazın.
Şelaleyi gördükten sonra tekrar geri dönüyorum ve Deringöl’e arkamı dönerek geniş alandan Yedigöller’in en büyük gölüne doğru yürüyorum:
Büyükgöl
Allahım, bu ülke çok güzel ya, vallaha. O kadar kıta gezdim ama ülkemdeki en ufak bir güzelliğe şahit olmak, beni hala inanılmaz mutlu ediyor.
Aşağıdaki fotoğrafa bakın, ağaçların yansıması nasıl da gölün üzerini süslemiş. Bakmaya doyamıyorum, bu zengin doğa beni benden alıyor.
Ağaçların hafif esintisi, sonbahar renklerinin birbirleriyle iç içe geçişi resmen görsel bir şölen. Zaten en güzel fotoğraflar da Büyükgöl’de çekilenler oluyor.
Çünkü gölün etrafı açıklık ve ağaçların yansıması göle daha güzel vuruyor. Ayrıca milli parkın da en büyük gölü, tam 25.000 metrekarelik bir alana sahip ve en derin noktası da 16 metre.
Etrafında birçok ahşap masa var. Herkes evden getirdiği yemeklerle piknik yapıyor. Tabi bizim de yanımızda su haricinde bir şey olmadığı için öyle masumca geçiyoruz masaların yanından.
Tam o sırada bir abla geliyor yanıma, takipçimmiş. Tanışıyoruz, sağolsun öyle güleryüzlü ki. Sonra bir abla daha geliyor, biri daha.
Meğer eğitim gönüllüleri derneği olarak grupça gelmişler, bize yemeklerinden ikram ediyorlar. Böyle bir canayakınlık yok. Zaten yukarıdaki Yedigöller VİDEO’suna tüm bu yaşananları ekledik, mutlaka izleyin.
Tüm bu güzel anılardan ötürü Büyükgöl benim için unutulmaz oldu. Ama sırada bir gölümüz daha var:
Seringöl
Büyükgöl’ün kuzeyinde, yürüme mesafesinde bulunan Seringöl, Mengen tarafından gelindiğinde ilk göreceğiniz göl. Yolun hemen dibinde bulunuyor.
Derinliği 2,5 metre. Öyle çok büyük bir göl değil. Ya da Büyükgöl’ü gördükten sonra ben böyle hissediyor olabilirim.
“Hangi gölleri daha çok sevdin” diye soracak olursanız; Büyükgöl, Nazlıgöl, Deringöl ve İncegöl benim favorim oldu diyebilirim.
Aslında sakinliği, dinlenme alanları, temiz havası, birbirinden farklı ağaçları ile Yedigöller’in her alanı güzel.
Özellikle mangalın yasaklanması çok iyi bir adım olmuş. Tertemiz doğayı duman altı yapınca Yedigölleri’in normal piknik alanlarından hiç bir farkı kalmazdı sonuçta.
Şimdi, Yedigöller gezilecek alanları bitirdiğimize göre, milli parka giriş ücretlerinden de bahsedeyim diyorum:
Yedigöller Milli Parkı Ücret Tarifesi (2018)
- Şahıs: 5 TL
- Motorlu Bisiklet: 10 TL
- Otomobil – Kamyonet: 15 TL
- Minibüs: 45 TL
- Otobüs: 120 TL
- Fotoğraf Çekimi: 150 TL
- Film – Klip Çekimi: 1,500 TL
“Peki günübirlik gelmek dışında konaklamalı olarak Yedigöller’e geldiğimizde ne önerirsin, nerelerde kalabiliriz?” derseniz, hemen bir aşağıdaki maddede de konaklama konusuna bakalım:
6. Yedigöller Kamp – Otel – Bungalov – Konaklama Durumu
Baştan söyleyeyim: Yedigöller’de öyle lüks oteller beklemeyin. Koruma altında olduğu için doğa ile iç içe olan dağ evleri, bungalov evler ve kamp kurabilme dışında başka bir alternatif yok.
Zaten bu imkanlar da kısıtlı olduğu için kamp kurmayacaksanız, erken rezervasyon yaptırın derim. Çünkü özellikle hafta sonları çok dolu oluyor, bilginiz olsun.
Ben aşağıda tüm konaklama mekanlarını madde madde yazayım diyorum:
- Yedigöller’de kamp kurma: Özellikle Büyükgöl etrafı tercih ediliyor. Ama diğer göllerde de izin verilen alanlarda kamp kurulabiliyor. Kamp alanı tabelaları var.
- Hindiba Doğa Evi: Burası benim kamp kurduğum alan. (kahvaltı ve akşam yemeği dahil) Ayrıca otantik çok güzel odaları da var. Kahvaltı ve yemekleri muhteşem lezzetli.
- Habitat Mesire Evleri: En çok tercih edilen seçenek bu. Çünkü evler Seringöl ve İncegöl’ün etrafına yayılmış durumda. Dışında mangal yakmak ayrıca bir alanı mevcut.
- Yedigöller Aile Pansiyonu: Daha uygun fiyatlı, (günlüğü köy kahvaltısı dahil 80 TL) Yazıcık Köyü’nde bulunan ve kahvaltılarının güzel olduğu şirin köy evleri.
Yukarıda bahsettiğim tüm bu konaklama alanlarından fiyatlarıyla birlikte Yedigöller Kamp – Konaklama – Otel yazımda uzun uzun anlattım. Mutlaka ama mutlaka göz atın derim.
7. Yedigöller’e Ne Zaman Gidilir & Kaç Gün Yeterli Olur?
Başından beri hep “Yedigöller’in renk cümbüşü” diye bahsedip duruyorum ya, işte bu harika manzaraya tanık olmak için ekim ve kasım ayları muhteşem tercih.
Çünkü sonbahar aylarının sanata dönüşmüş halini izliyorsunuz. O sarı ve kızıllaşmaya yakın yaprakların gölleri süsleyen dansı, adeta başka bir dünyaya alıp götürüyor.
Ben ekim ortalarında gitmeme rağmen her yer muhteşem görünüyordu. Yolda kaç kere arabayı durdurup fotoğraf çektiğimi hatırlamıyorum.
Ama tabii bu demek değil ki Yedigöller sadece sonbaharda güzel oluyor. İlkbahar ve yaz aylarında da başka bir güzel kendisi. Zengin doğasıyla bence her zaman görülmeye değer, tabii kış haricinde.
“Diyelim ki sonbaharda geldik, kaç gün yeterli olur?” dersen, günübirlik bile yeterli olur. Zaten tüm göller birbirine yakın, yürüyerek bile geziliyor.
Bu yüzden geldiğiniz zaman kesin kalmalıyım diye düşünmeyin. Tabii vaktiniz varsa bu güzel doğa içine kamp kursanız ya da doğa evlerinde kalsanız fena olmaz. Onun için de en fazla 2 gün yeterli olur.
Bu arada Yedigöller en çok sonbahar aylarında tercih edildiği için hafta sonu kuyruk olacak kadar kalabalık olabiliyor. Bu sebeple planınızı hafta içine yapmanızı öneririm.
8. Bolu Yedigöller’e Kadar Gelmişken Başka Neler Yapılır?
Bolu Yedigöller’e geldiğiniz zaman, rotanıza göre yolunuzun üzerinde gidebileceğiniz güzel yerler var. Ben yolumun üzerine yakın olan Abant Gölü‘ne uğramıştım. Zaten Abant Yedigöller küçük olduğu için 2-3 saat bile yetiyor. (Abant Gölü yazıma da mutlaka göz atın. Böylece tüm bölgeye dair rota önerime ulaşabilirsiniz.)
Gidebileceğiniz bazı noktaları uzaklığını da belirterek yazacak olursam:
- Abant Gölü Tabiat Parkı: Yaklaşık 1 saat 40 dakika
- Tarihi Safranbolu Evleri: Yaklaşık 2 buçuk saat
- Sapanca Gölü: Anadolu Otoyolu’ndan gidilirse, yaklaşık 2,5 saat
- Bolu Mengen (güzel yemekler yemek için): Yaklaşık 1 buçuk saat
Bolu Yedigöller Gezi Planı Yapmadan Önce Sırası İle Okuyun:
Bolu Yedigöller, hem sonbaharda hem de ilkbaharda eşsiz manzaralarıyla günübirlik bile olsa gidilmesi gereken yerlerden. Doğada kaybolmak, göllerin kenarına çadır kurmak, Yedigöller‘in zengin bitki örtüsü içerisinde yürüyüşe çıkmak ve kuş cıvıltıları arasında tahta masalarda piknik yapmak inanın tüm yılın yorgunluğunu unutturuyor. 7 göllere gidince çocuk gibi mutlu oluyor insan. Ben de bu yüzden Yedigöller Milli Parkı’yla alakalı her şeyi bilin istedim ve bu yazımda sizinle paylaştım. Umarım en kısa zamanda Yedigoller turuna çıkmış olursunuz. Hayal edin, düşün peşine. Aşağıdaki sosyal medya hesaplarımdan beni takip edip, sorularınızı sormayı unutmayın derim !
Kamp alanından şelaleye doğru merdivenlerden inerken Gülen Kayaların yanından geçiyoruz. Şu anda gülen kayaların üzeri yosunlarla kaplı olduğu için kayaların üzerindeki insan silüetleri fark edilemiyor maalesef. Yine aynı merdivenlerden aşağıya indiğimizde sol tarafta şelale, sağımızda ise yedi ayrı musluktan su akan Dilek çeşmesi yer alıyor.
Bolu Yedigöller hakkında verdiğiniz güzel öneri için teşekkürler
Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş, hepsini satır satır okudum, sadece okumakla da kalmadım ve bende yaşamak istedim. Dün oradaydım ve gerçekten insanı mest edecek güzellikte.
Kesinlikle öyle. Bolu Yedigöller’i herkes görmeli
Dün okudum yazınızı çok faydalı oldu benim için, rehbere gerek kalmadan hepsini gördüm, Anıtçam’ a çıkacak halim kalmadığı için görmedim. Ama gülen kayaları görmek için çok inat ettim ve buldum 🙂 yosunlar sarmış etrafını gerçekten belli olmuyor hiç bir şey sıradan kaya gibiler. Dilek çeşmesi de şelalenin sol üst kısmında kalıyor. Benim tavsiyem merdivenleri takip etsinler her merdiven bir yere götürüyor, ben öyle yaptım 5 saate bir sürü masal gibi anı ve resimler biriktirdim. Keşke resim yükleyebilseydim gülen kayaların resmini atardım size. O kadar çok resim çekildik ki telefonun şarjını bitirdik en son Dilek çeșmesini bulduğumuzda resim çekecek bir şeyimiz yoktu Allahtan orada başka bir aile gördüm onlara rica ettim çektiler resmimizi 🙂
çok faydalı ve güzel bi yazı biz de ekim kasım gibi gitmeyi planlıyoruz sizin rota dogrultusunda hareket edersek güzel bir gezi olur galiba tesekkurler 🙂
Şimdiden güzel bir Yedigöller gezisi dilerim
biz kayseriden gideceğiz kayseriden giderken önce yedigöller mi yoksa abant mı ona göre konaklamayı ayarlamamız gerekiyor da.Şimdiden teşekkürler.
Öncelikle tanıtım ve verdiğiniz emekler için teşekkür ederim. 2 soru takıldı aklıma ;
1 – Yeme, içme yerlerinin hepsinde kredi kartı geçerli mi ?
2 – Fotoğraf çekim ücreti benim bildiğim profesyonel çekimler için geçerli, amatör çekimler için ücretsiz diye biliyorum. Bu durum Yedigöller’de farklı mı, kontrolünü nasıl sağlıyorlar anlamadım ?
Bu güzel yazıda Mantar konusu kecince aklıma geldi. Yedigölerde doğal mantar yemek isterseniz. Sizlere tavsiyem yedigöllere 8 km kala, Yedigöller ayi kayası tabiat parkı piknik alanı yanında, sobanın üstünde dogal, dilek taşında mantar pisiriyorlar, Tavsiye ederim.Yediğiniz mantar lezzetini ömrünüz boyunca unutamayacağınızı simdiden garanti ediyorum.
Çok yararlı bir yazı teşekkür ederim. Ben de bu cumartesi gütmeyi düşünüyorum. Bira soğuk ama olsun.
Yedigöllere gezisi yapacaklara yardımı dokunduysa ne mutlu
Merhaba bende bu pazar gitmeyi düşünüyorum siz gittiyseniz biraz bilgi verebilir misiniz lütfen
Selamlar, Biz de 2019 Ekim ayında gittik eşimle. Tabii ki Senin burdaki tavsiyelerine uyduk çok faydası oldu yazının çok teşekkür ediyoruz. Hem Abant’a hem Gölcük’e hem de Yedigöller’e gittik. Araya yanlışlıkla navigasyonun azizliğine uğrayarak Gölcük Köyünü de sıkıştırdık. Çok da güzel oldu. Bizim yanlışlıkla geldiğimizi anlayan yaşlı amca ve teyze bi kova elmayı dolduruverdiler arabamıza 😀 Biz de soğuk çay ikram ettik onlara. Gerçekten gitmeyi düşünenler düşünmeyi bırakıp gitsinler bir an önce. Her mevsim çok güzel oralar ama kalabalıkta çekilmiyor maalesef. O yüzden ne zaman giderseniz gidin hafta içine denk getirmeye çalışın. Ve iyi bi planlama yapın (Kalacak yer, Araç, Uçak vs). 😉
Emeğinize sağlık! 🙂
Gezdim ve gördüm gerçekten muhteşem…