Mardin’de Gezilecek Yerler: Baştan Sona Detaylı Gezi Rehberi
Medeniyetlerin buluştuğu, tarihin doğduğu Mardin toprakları, herkeste bambaşka izler bırakır. Kıyısında deniz olmamasına rağmen, uçsuz bucaksız Mezopotamya görünümü insanı alır götürür. Taş yapıları öyle naiftir ki şiir okur gibi eserlerin zarifliğini zihninize kazırsınız. Mesela ben, Mardin çarşılarını gezerken gün batımını seyrettiğim bir terasta, Ulu Cami’nin şehre kattığı o güzelliğe ve gözümü alamadığım Mezopotamya topraklarına hayran oldum. Mardin gezilecek yerler rotasını tek tek gezerken, her bir detay ile büyülendim.
Şehri yoğuran bu zengin tarih ile birlikte, etnik grupların renkleri de beni çok etkiledi. Herkes sorun yaşamadan farklı düşünceler ile aynı toprak üzerinde yaşıyor. Ve inanılmaz misafirperver insanlar. Mardin’in tehlikeli bir yer olduğunu düşünüyorsanız, önyargınızı kırın ve asırlardır var olan bu güzide şehre 1 kez de olsa uğrayın.
Şimdi sizinle tek tek Mardin’in camilerini, kiliselerini, çarşılarını, taş evlerini gezip o güzel kahvelerinden içelim :
Mardin Gezi Planlaması
Şehir aslında 2 bölgeye ayrılmış durumda. Biri, fotoğraflarda sıkça gördüğünüz, turistlerin ve GAP turu ile gelenlerin mutlaka uğradığı Eski Mardin, diğeri ise bu tepenin aşağısında, normal apartman dairelerinin olduğu Yeni Mardin.
Aşağıdaki Mardin gezi videomu izlemeden Mardin gezinizi planlamayın
Aşağıdaki görülecek yerler tavsiyelerimin birçoğu, Eski Mardin bölgesinde ve çevresinde yer alıyor. Çünkü Yeni Mardin’de gidip görülecek bir yer yok.
Eski Mardin ise tıpkı Venedik ve Kudüs gibi tamamı “sit” alanı ilan edilen, çeşitli mezheplere ve etnik gruplara kucak açan, 12 bin yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yapan, açık hava görünümüne sahip taş yapılarıyla hayranlık uyandıran bir bölge…

Mardin gezisinde en çok gezilecek yer, Eski Mardin bölgesinde bulunuyor
İşte bu sebeple, Eski Mardin’in gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel. “Peki kaç gün ayırmak lazım, nerelere kesinlikle gitmek lazım” derseniz, vakti kısıtlı olanlar için hemen 3 günlük güzel bir plan çıkaralım :
- 1. gün (Eski Mardin) : Sakıp Sabancı Kent Müzesi, Mardin Müzesi (müzeleri gezerseniz, Mardin’i daha iyi tanıyarak başlarsınız), Mor Behnam (Kırklar) Kilisesi, Zinciriye Medresesi, Mardin sokakları ve evleri, Eski PTT Binası, Ulu Camii, Latifiye Camii, Mardin Protestan Kilisesi, Mardin Çarşıları.
- 2. gün : Kasımiye Medresesi, Deyrulzafaran Manastırı, Dara Antik Kenti,
- 3. gün : Midyat, Mor Gabriel Manastırı, Elbeğendi Köyü, Beyaz Su (Beyaz sudan başlayıp Midyat’a doğru da gidilebilir)
Son 2 güne yazdığım yerler birbirlerine uzak olduğu için 2 günlük araç kiralamak, işinizi kolaylaştırır. Çünkü bazı noktalara sadece özel araç ile gidiliyor. Gitmeden önce şuraya tıklayarak Mardin’den araç kiralayabilirsiniz.
Bir de otelinizi Eski Mardin bölgenizden ayarlarsanız, ilk gün her yere yürüyerek gidebilirsiniz. Ben Mardin otelleri yazımda birçok güzel otel tavsiyesinde bulundum. Gitmeden önce mutlaka inceleyin, çok faydası olacaktır.
Bu iki önemli hatırlatmayı yaptıktan sonra gelin hep beraber Mardin’in tarih kokan sokaklarında turlayalım :
Mardin’de Gezilecek Yerler
Aşağıdaki haritada gün gün gezeceğiniz yerleri işaretledim. Dediğim gibi ilk gün yürüyerek, 2. ve 3. gün araç kiralayarak gezebilirsiniz. Benim zamanım kısıtlı olduğu için araç kiraladım ve gezim inanılmaz verimli geçti.
Mardin gezilecek yerler listesine gelelim şimdi. Özellikle bu şehre ilk kez geliyorsanız, turunuza kesinlikle müzelerle başlayın derim.

Mardinde gezilecek yerler genelde Eski Mardin bölgesinde, diğer işaretlediğim noktalara gitmek için araç kiralamak en iyisi
“Neden” derseniz : Mardin’in tarihini, geleneklerini, kültürünü, yemeklerini ve çok daha fazlasını müzelerde öğreniyorsunuz.
Öğrendikten sonra Mardin’i daha iyi anlayarak geziyorsunuz. Ben de Mardin’de gezilecek yerler listeme, ilk olarak müze ile başlamak istiyorum :
1. Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi
Mardin’in ana caddesinin sonunda yer alan Sakıp Sabancı Müzesi, 2. Abdulhamit döneminde, süvari kışlası olarak yaptırılmış. Şimdi ise Sabancı Vakfı’na bağlı özel bir müze olarak misafirlerini ağırlıyor.
Müzeyi gezerken Mardin’in kentsel oluşumu ve yaşam kültürü hakkında harika bilgiler ediniyorsunuz. 2 katlı müzenin alt katı Dilek Sabancı Sanat Galerisi’ne ayrılmış. Burada geçisi sergiler açılıyor.

Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde alt katta gezdiğim sergi salonu
Mesela ben gittiğimde “Fotoğrafın Türlü Halleri” isimli müthiş bir sergi vardı. Gezerken hiç sıkılmadım. Hatta zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışım.
Tavsiyem, müzeye 1 saat ayırmanız… Belki yarım saatte de gezilir ama içeride o kadar güzel bilgiler var ki insan incelemeden edemiyor. Müze detayları ise şu şekilde :
- Sakıp Sabancı Kent Müzesi giriş ücreti 2020 : 5 TL (müze kartlılara 2 TL)
- Ziyaret saatleri : 1 kasım – 1 mayıs 08:00-17:00 / 2 mayıs – 31 ekim 08:30-17:30
- Pazartesi günleri, Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günü ve 1 ocakta kapalı.
2. Sıti Radviyye Hatuniye Medresesi
Sabancı Müzesi’nin aşağısında, 5 dakikalık yürüme mesafesinde olan Hatuniye Medresesi’ne doğru yürürken, heyecanla yanınıza koşturan çocuklarla karşılaşabilirsiniz. Bu çocuklar, hep bir ağızdan Mardin’in farklı özelliklerini anlatmaya başlıyorlar (bize kapı tokmaklarını anlattılar, aşağıda bahsedeceğim).
Gelen misafirlere şehir hakkında güzel bilgiler verip kendi harçlıklarını çıkartıyorlarmış. Size de böyle tatlı çocuklar denk gelirse, mutlaka destek olun derim.

Hatuniye Medresesi’nde namaz kılınan yer, hemen yan odasında da türbe var
Hatuniye Medresesi’nden bahsedecek olursam, 12. yüzyıl Artuklu mimarı özelliklerini taşıdığını söyleyebilirim. Ama öyle büyük bir yer düşünmeyin.
Burası, avlulu mütevazı bir cami-medrese. En önemli kısmı, camii içerisinde Hz. Muhammet’e ait olduğu düşünülen ayak izinin olması…
Aynı yerde Artuklu sultanı ve annesinin türbesini de görüyorsunuz. Vaktiniz kısıtlıysa, burayı bir dahaki Mardin gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz.
3. Eski PTT Binası (Maü Sosyal Tesisi ve Uygulama Oteli)
Medreseden çıkıp 1. cadde üzerinde yürümeye başladığınızda, Eski PTT Binası mutlaka dikkatinizi çekecektir. Çünkü harika incelikte bir taş işçiliğine sahip.
Konak ilk olarak, Mardin’in önde gelen ailelerinden Şahtanalar için Ermeni mimar Lole’ye yaptırılmış (1890). Fakat 1950’den sonra Şahtanalar’dan satın alınınca, uzun süre PTT binası olarak kullanılmış.

Eski PTT Binası’nda fotoğrafların en güzel çıktığı merdivenler
Bina günümüzde Artuklu Üniversitesi’ne devredildiği için, uygulama oteli olarak kullanılıyor. Eğer taş yapıda konaklamak isterseniz, kış sezonunda kişi başı kahvaltı dahil 130 TL gibi bir fiyatı var.
Burada konaklamasanız bile mutlaka bahçedeki merdivenlerden yukarı çıkıp Mezopotamya manzarasını izleyin. Hem sivil mimarinin görkemli işçiliğine hem de Mezopotamya manzarasına bayılacaksınız.
4. Zincireye Medresesi
Hazır 1. caddede turluyorken, bu taraflara olan Zinciriye Medresesi’ne uğrayalım. Medreseye doğru yürürken, unutulmuş el sanatlarını gün yüzüne çıkaran Mardin Olgunlaşma Enstitüsü’nü ücretsiz gezip ablaların nasıl halı dokuduğunu yakından görebilirsiniz.
Enstitüden çıktığınızda Gazipaşa İlkokulu’nun yanından geçiyorsunuz. Normal bir okuldan çok farklı. Çünkü çocuklar, tarihi kimliğe sahip olan zarif bir binanın içerisinde eğitim görüyorlar. Karşılarında sonsuz Mezopotamya Ovası…
Okulun yanından geçtiğinizde yukarı doğru takip edebileceğiniz taş merdivenler var. İşte bu merdivenler, Zinciriye Medresesi’ne çıkıyor. Medresenin hemen yukarısında Mardin Kalesi bulunuyor (askeri amaçla kullanıldığı için kaleye çıkılmıyor)

Çocukların olduğu yer Gazipaşa İlkokulu, ortadaki Zinciriye Medresesi ve en üsttede Mardin Kalesi…
İnsan bu kadar tepede cami ve medrese birleşimini görünce etkileniyor ama gün içerisinde biraz kalabalık. Sanırım sabah ve gün batımına doğru gitmek daha iyi olabilir.
Bu arada medresede; küçük derslikler, camii ve türbe görebiliyorsunuz. İki katlı medresenin sayabileceğim en önemli özellikleri şu şekilde :
- Tamamı simetrik bir mimari ile dizayn edilmiş.
- Mimarisi ile dikkat çeken medresenin en önemli özelliklerinden biri, ses sistemi. Yani ezan okunduğunda, hoparlör olmadan ses her yere yayılıyor.
- Kapadokya’dan getirilen parlayan taşlar sayesinde medrese aydınlatılabiliyor.
- 2 derslik arasına yapılan eyvan, farklı ders seslerinin birbirine karışmasını engelliyor.
- Ve medresedeki uzun silindir sayesinde binada hasar olup olmadığı anlaşılıyor. Eğer silindir dönerse, depremin ya da yapının yıkılacağının habercisi olacakmış. Tabii silindir bu zamana kadar hiç dönmemiş.
5. Mardin Müzesi
Müzeler kapanmadan, şehri tam olarak tanıyacağınız, diğer müzeye doğru yürüyelim. Mardin gezilecek yerler rotasında ilk olarak Sakıp Sabancı Müzesi’nden bahsetmiştim (fakat ilk kez geliyorsanız, gezi rotanızın önceliğini bu 2 müzeye verin derim).
1895 yılında Süryani Katolik Patrikhanesi olarak inşa edilen bina, Türkiye’nin önemli müzelerinden birisi. Çünkü sarı kalker taşından yapılan binanın eşsiz taş süslemeleri var. Bu yüzden harika fotoğraflar çekilebiliyorsunuz.

Mardin Müzesi’nin dış görünümü
Müzeye girdiğinizde, sağ taraftaki eğitim salonuna mutlaka uğrayın. Burada ücretsiz olarak kendi sikkenizi basabiliyorsunuz. Ya da kumaşın üzerine köknar boyası ile istediğiniz deseni oluşturabiliyorsunuz (Ben şahmeran desenini seçtim).
Sergi salonlarında Dara Antik Kenti ve Mezopotamya topraklarından çıkarılan bulgular sergileniyor.
Etnografya bölümünde ise Midyat’ın gümüş işçiliği örnekleri ilgi çekiyor. Yani Mardin gezilecek yerler listesinin bu durağı, şehir hakkında çok güzel bilgiler kazandırıyor. Bu yüzden es geçmeyin.
- Mardin Müzesi giriş ücreti 2020 : 7 TL
- Ziyaret saatleri : 08:30-18:00 (yaz dönemi) – 08:00-17:00 (kış dönemi)
- Pazartesi günleri KAPALI
6. Mor Behnam (Kırklar) Kilisesi
Mardin Müzesi yakınlarındaki Mor Behnam Kilisesi ile devam edelim. “Mor” kelimesi, metropolit (patrikten sonra gelen en yetkili din adamı) anlamında kullanılıyor. Burada manastırların ve kiliselerin başında “mor” kelimesini sıkça görüyorsunuz.
Mardin’i gezerken çok fazla kilise ile karşılaşıyorsunuz. Ama sadece bir kısmı ziyarete açık. Açık olanların içinde en çok ziyaretçi alanlarından biri, Kırklar Kilisesi…

Mor Behnam Kırklar Kilisesi’nin çok sevdiğim bahçesi
Bu kilise, 569 yılında Süryani azizlerinden Mor Behnam ve kız kardeşi Saro adına yaptırılmış. Ben kilisenin bahçesini çok sevdim. Özellikle gün batımı ışıkları yapıya vurduğu zaman harika bir görüntü oluşturuyor.
Kilisenin yanında evler var. İpe asılmış çamaşırlar, farklı bir duyguya sokuyor insanı. Bahçede çocuklar koşuşturuyor.
Bu arada kilisenin içini görmek istiyorsanız, genelde saat 13:00’den sonra izin veriyorlar. Çünkü ibadet yapılıyor. Ayrıca fotoğraf ve video çekmek kesinlikle YASAK. Ama kilisenin bahçesi, Mardin gezilecek yerler arasında en güzel fotoğraf çekilecek duraklardan birisi…
7. Mardin Protestan Kilisesi
Şimdi de 5 dakika yürüyerek başka bir kiliseye doğru gidelim. Şunu söylemeliyim ki, ilk defa bir kiliseye girerken sanki misafirliğe gelmişim gibi hissettim. Çünkü kapıda çok güzel karşılıyorlar.
Burası küçük bir kilise ama bakımlı. Kilisenin “protestan” olarak anıldığına bakmayın. Çünkü herhangi bir mezhebe ya da merkeze bağlı değil. Sadece Hz. İsa’nın İncil’deki öğretilerine sıkıca bağlanmaya çabalayan bir topluluk.

Mardin Protestan Kilisesi’nin iç kısmı
Bu arada kilisedeyken namaz saatine denk gelirseniz, içeriye ezan sesinin dolduğunu farkedeceksiniz. Ben tam böyle bir ana şahit oldum. Ve din kardeşliğinin bu güzel atmosferi gerçekten etkileyiciydi. Kilisenin açık olduğu saatler :
- Mardin Protestan Kilisesi Ziyaret Saatleri : 10:00 – 17:00
- Pazartesi günleri KAPALI
8. Latifiye Camii (Abdullatif)
Az önce bahsettiğim ezan sesinin kiliseye dolduğu yer, Artuklu döneminde Abdullatif tarafından yaptırılmış olan Latifiye Camii… (Abdullatif Camii olarak da anılıyor)
Bu caminin kapısından girdiğinizde, naif mimarisine hayranlık duyuyorsunuz. Çünkü tam 700 yılık. Minaresi de 300 yıllık.

700 yıllık Latifiye Camisi’nin işlemeleri harika değil mi?
Mardin’de birçok medrese ve camide bulunan eyvan (ortasından genellikle yaşam suyunun aktığı mimari yapı), Latifiye Cami’nin avlusunda da var. Eyvanın hemen yanında çay ve acı kahve satılıyor.
Hatta orada bulunan bir amca bize çay ikram etti (böyle ikramlar Mardin’in her yerinde yapılıyor). Hoş sohbet, demli çay ve caminin huzuru tarifsizdi.
9. Ulu Camii
Güzel bir çay molasının ardından, Mardin’in güzel sokaklarından geçip hayran olacağımız bir camiye doğru gidelim şimdi. Hani Mezopotamya’ya doğru bakarken zarif bir minare görüyoruz ya, işte orası Anadolu’nun en eski camilerinden olan Mardin Ulu Camii…
Çarşı bölgesindeki yapılar arasında, tarihi dokunun en fazla hissedildiği kentsel sit alanının içerisinde bulunan Ulu Camii, 12. yüzyılda inşa edilmiş. Tabii bu bir varsayım. Çünkü tarihi süreci hakkında kesin bir bilgi yok.

Mardin Ulu Camii’nin muazzam minaresi ve avlusu…
Camii normalde “iki minareli” olarak yapılmış ama günümüze sadece tek bir minare kalmış. Bu minare sadece uzaktan değil, yakından da ayrı güzel. Hem caminin avlusundan hem de ara sokaklardan çok güzel fotoğraflar çekebiliyorsunuz.
Bu arada caminin içerisinde Hz. Muhammet’in Sakal-ı Şerif’ini görebilirsiniz. Bir de Latifiye Camii’den Ulu Cami’ye doğru yürürken, 04 Mut Sokak’tan mutlaka geçin. Buradaki evler tam fotoğraflık.
10. Mardin Sokakları
Yukarıda, “gezinize Mardin müzelerinden başlayın, size çok güzel bilgiler verir” demiştim. Şimdi de bu güzel bilgiler ile birlikte vaktinizin büyük kısmını Mardin sokaklarında kaybolarak geçirin diyorum.
Çünkü Mardin sokaklarının şiir gibi bir dili var. İçine çekiyor insanı. İşte o zaman anlaşılıyor Mardin’in ruhu… “Bu nasıl oluyor?” derseniz, yokuşlu dar sokaklarda yürürken neler ile karşılaşacağınızdan bahsedeyim :

Bu fotoğraf, Mardin sokaklarında çekildiğim en güzel kare oldu sanırım
- Dar ve yokuşlu sokaklar : Öncelikle sokakların daracık olduğunu söyleyerek başlayalım. Eğer cadde üzerinde bir otel ayarlamadıysanız, bavullar ile birlikte dar sokaklardan yürüye yürüye otelinize ulaşmanız gerek. Çünkü buralara araba girmiyor.
- Mardin eşekleri : Tabii sokaklar dar ve yokuşlu olunca, belediyeye bağlı kadrolu eşekleri sokak aralarında sıkça görebilirsiniz. Mahalle temizliğinden tutun, taksi ve hamallık görevine kadar birçok işi üstleniyorlar. Merdiven çıkıp kendi yolunu bulabilen bu eşeklere o kadar güzel bakılıyor ki belli bir zaman sonra emekliye ayrılıp dinleniyorlar.
- Mardin çocukları : Mardin sokaklarına neşe katan çocuklara, her yerde denk gelmeniz mümkün. Bu çocuklar gelen turiste o kadar alışkın ki hemen yanınıza gelip sizinle sohbet ediyorlar. Bazıları ezberlediği tarihi bilgileri sizinle paylaşıp harçlık çıkarırken, bazıları sizi görünce hep birlikte türkü tutturmaya başlıyor. Ama en güzeli, neşeyle sokak aralarında koşturup oyun oynayan çocukları izlemek oluyor. Sobalı evde büyüyüp sokak kültüründe yaşamış olanlar, gidince ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklar.
- Abbaralar : Mardin şehri yamaca kurulduğu için sokak aralarında dolaşırken “abbara” mimarisine mutlaka denk geliyorsunuz. Abbara, örgü tekniğiyle yapılan, üstü ev altı geçit olan yapılara deniyor. Yani sokaklar bu şekilde birleştiriliyor. Ve bazen sürpriz kestirmeler oluşturuyor.
- Esnaflar : Sokaklarda gezerken esnaf ile sohbet etmek çok keyifli oluyor. Bakır ustasıyla muhabbet ayrı güzel, kahveci ile muhabbet ayrı bir güzel… Hepsi inanılmaz canayakın ve misafirperverler. Özellikle el emeği işi yapan ustalar ile sohbete doyum olmuyor.
Gelelim Mardin gezilecek yerler listesindeki dar sokakları güzelleştiren en güzel nedene. Bu güzelliği ayrıca anlatmak istedim :
11. Mardin Evleri
Tamamı sit alanı olan şehrin tüm evleri güneye, yani Mezopotamya’ya bakıyor. Tabii şehir 2000’li yıllarda büyüyünce aşağı tarafa yeni evler yapılmış. Şuan taş evlerin bulunduğu kısma, Eski Mardin deniliyor. Evlerde kullanılan taşlar kolay işlenebildiği için harika motifler görüyorsunuz.
Taşların özelliğinden ötürü evlerin içi yazın serin, kışın sıcak oluyormuş. Latifiye Camii ile Ulu Camii arasında bulunan 04 Mut Sokak ve Mardin Müzesi’nin yukarı kısmında bulunan Kültür Sokak’taki ışıl ışıl evler çok güzel, tam fotoğraflık. Aklınızda olsun.
Evlerden bahsetmişken biraz da Mardin taşlarını (nahit taşı) anlatayım diyorum. Bu taşlar, Mardin’de yeraltından çıkarılıyor. Bu yüzden normal bir taşa göre daha yumuşak ve kolay şekil alıyor. Hava şartlarıyla birlikte sertleşiyor.

Mardin evleri, Türkiye’de yamaca kurulan en güzel yapılar arasında
Ne kadar kolay şekil alırsa alsın, ustaların sadece tek bir taşa şekil vermek için 2 gün uğraştıkları oluyormuş. Yani kolay değil. Emek ve sabır istiyor. Bu taşlar sadece evlerde değil, cami, kilise, köprü gibi bir çok yerde şehri süslüyor.
Böylesine güzel işçiliğe anlam katan bir başka kültür varlığı da, hala bazı evlerde bulunan motifli kapı tokmakları… Bu kapı tokmakları eğer ince sesli ise kadın misafir, kalın sesli ise erkek misafir geldiğini haber veriyor.
Hatta eskiden kapı tokmakları o kadar anlam yüklüymüş ki bir eve girmeden önce nasıl bir aile ile karşılaşacağınız hakkında fikir sahibi oluyormuşsunuz.
Bronzdan yapılan ve en çok güvercin figürü işlenen tokmakları görünce, eski zamanlarda yaşayan insanların ne kadar ince bir ruha sahip olduklarını bir kez daha anlıyorsunuz….
İşte Mardin sokaklarında gezerken insan böyle duygudan duyguya geçiş yapıyor. Tabii bu kadar değil. Mardin gezilecek yerler listesinin en can alıcı noktaları olan çarşılar var daha:
12. Mardin Çarşıları
Mardin sokaklarının en güzel renklerinden biri de tarihi çarşılar…”Tarihi” diyorum, çünkü Mardin esnafı 16. yüzyıldan beri kendi çarşılarını kurup bu zamanlara kadar getirmişler.
Eski mimari dokusu biraz kaybolmuş olsa da labirent gibi birbirine bağlanan çarşının canlılığı devam ediyor. Mesela Ulu Cami’nin kuzeyindeki bulunan Tarihi Kayseriye (Bedesten) Çarşısı‘nda harika hediyelik eşyalar var.

Tellallar Çarşısı’nın otantik dükkanlarından biri
Tonozlu derin dükkanlara sahip Revaklı (Tellallar) Çarşı ise tam fotoğraf karelerinizi güzelleştirecek cinsten. Tarihi dükkanların duvarlarına yapıştırılmış şiirler, ortamı daha da güzelleştirmiş. Bu iki çarşı dışında kuyumcuların, bakırcıların, kasapların ve kunduracıların olduğu çarşılar da var.
Tavsiyem, bu çarşıları turladıktan sonra baharat satan, kahve ikram eden ve yolda Mardin’in meşhur hayalet şekerinden tattıran esnaflar ile sohbet etmeniz… İnanın o insanlardaki misafirperverlik ve samimiyet, geziniz boyunca yüzünüzde harika bir gülümseme oluşturacak.
13. Kasımiye Medresesi (2. gün)
Mardin gezilecek yerler rotamızda 2. günümüzü, yürüyerek ulaşamayacağımız önemli noktalara ayıralım diyorum. Eğer aracınız varsa ya da araç kiraladıysanız, kesinlikle çok rahat edersiniz.
Çünkü 2. güne Kasımiye Medresesi ile başlıyoruz ve buraya ulaşım imkanı yok. Dolmuş belli bir yere kadar gidiyor. Geri kalan yolu 15 dakika yürüyerek gidiyorsunuz.
Medreseye girmeden önce el işi bileklik, kolye, küpe satan teyzelerden bir şeyler alabilirsiniz, fiyatları uygun. Medrese, tur şirketleri ile birlikte biraz kalabalık olabiliyor. Bu yüzden avluda fotoğraf çekilmek isteyenler uzun süre beklemek zorunda kalabiliyor.

Bahsettiğim 3 boyutlu çalışma, fotoğrafın sağ alt köşesinde duvara yaslanmış şekilde duruyor, gidince mutlaka inceleyin
Medresenin tarihinden biraz bahsedeyim : Burası, Akkoyunlu Hükümdarı Kasım Bey tarafından yaptırılmış, Mardin’deki taş işçiliğinin en güzel örneğini görebileceğiniz yerlerden birisi.
Ayrıca dönemin en büyük eğitim merkezleri arasında yer alıyor. Dini derslerin yanında; matematik, astronomi, tıp, kimya gibi eğitimler de veriliyormuş.
Medresede eyvan, avlu, türbe gibi yerler görüyorsunuz. Ama benim dikkatimi en çok avlunun sağ üst kısmında bulunan İslam dönemi mühendisi El Cezeri’nin yaptığı bir eser çekti.
Bir insan yüzünün 3 boyutlu tasvir edildiği geometrik bir çalışma. Siz hareket ettikçe onun da yüz ifadesi değişiyor. Telefonla hareketli video çekince daha net anlaşılıyor. Bence Mardin gezilecek yerler rotasında en dikkat çekici çalışmalardan biri…
Medresede hoşuma giden diğer bir güzellik, uçsuz bucaksız Mezopotamya manzarası… Ben gün batımında gidemedim ama o vakitlerde giden olursa, çok daha güzel bir manzaraya şahit olacaktır.
14. Deyrulzafaran Manastırı
Mardin merkezden Deyrulzafaran’a ulaşmak 20 dakika sürüyor. Ve buraya da toplu taşıma imkanı yok. Bu yüzden araç yoksa, taksiyle gitmenizi öneririm (30-40 TL). Çünkü dolmuşla gitseniz bile, indikten sonra çok uzun bir yürüme mesafesi kalıyor.
Manastıra ulaştığınızda, ovaya hakim bir dağ yamacına kurulan güzel bir yapı ile karşılaşıyorsunuz. Tabii eğer hafta içiyse etraf çok daha sakin oluyor. Hafta sonu her yer tur otobüsleriyle doluyor.
Ama Mardin’de gezebileceğiniz tarihi yerler içerisinde en düzenli olanlardan birisi diyebilirim. Çünkü ziyaretçiler, 20-25 dakikada bir rehber ile birlikte bilgi edinerek gezme imkanı buluyor.
Ayrıca girişte hediye alabileceğiniz mağaza, bahçede bir şeyler yiyip içebileceğiniz kafesi de var.

Deyrulzafaran Manastırı’nda rehberin gezdirdiği yerlerin hepsi avlunun etrafında bulunuyor
3 katlı manastır, 5. yüzyıldan beri yapılan farklı eklentilerle 18. yüzyılda bugünkü halini almış. Ama sanki tek bir zamanda inşaa edilmiş gibi bir havası var. Rehber toplamda 4 bölüm gezdirirken bunu çok iyi hissediyorsunuz. Bu arada rehberin gezdirdiği bölümlerden kısaca bahsedeyim :
- Meryem Ana Kilisesi : Manastırın ilk kilisesi olarak kabul ediliyor. Ayrıca vaftiz işlemi de burada yapılıyor. Benim en çok dikkatimi çeken, bölgeye getirilen ilk matbaa makinasını inceleyebilmek oldu.
- Mor Hananyo Kilisesi (ana kilise) : Kubbeli Kilise de denilen 2. durağımızda ise en çok ilgimi çeken, tepedeki 5. yüzyıldan kalan orijinal işlemeler oldu. Patriklerin oturduğu cevizden yapılmış kürsü ise 400 yıllıktı. Bu kilisede haftanın 3 günü ayin, 7 kez de ibadet yapılıyormuş.
- Azizler Evi : 3. durağımız olan Azizler Evi, önceden tıp merkezi olarak kullanılıyormuş ama 13. yüzyılda mezar odası olarak kullanılmaya başlanmış. Bu odada baştaki 3 mezar patriklere, diğer 4 mezar da metropolitlere ait. Mesela en son 1969’da bir metropolit defnedilmiş. Ve bölgedeki metropolit vefat ederse mezar açılıp, o kişi defnediliyormuş.
- Güneş Tapınağı : Manastırın en önemli bölümü bence burası. Çünkü Süryaniler Hristiyanlığı kabul etmeden önce bu tapınakta ibadet ediyorlarmış. Hatta Deyrulzafaran da bu tapınağın üst kısmına yapılmış. Yani bu tapınak yer altında bulunuyor, merdivenle iniyorsunuz. Benim en çok ilgimi çeken, tapınakta her biri 2 ton olan büyük taşlar oldu. Bu taşlar ne kadar sağlam olursa, birbirlerini o kadar iyi tutuyorlarmış.
Yukarıdaki bölümleri gezmek, 15-20 dakika sürüyor. Tur bitiminde rehbere sorularınızı sorabiliyorsunuz. Bu arada manastır, etrafında yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı Deyrulzafaran ismini almış.
Bu bilgiyi de verdikten sonra, manastırın yüklediği güzel duygular ile birlikte Mardin’in Efes’i olarak anılan Dara Antik Kenti’ne doğru gidelim diyorum :
15. Dara Antik Kenti
Yukarıdaki “Mardin’in Efes’i” ifadesini abartılı bulmuş olabilirsiniz. Ama baştan şunun altını çizeyim : Dara Antik Kenti’nin henüz %5’lik kısmı kazılmış durumda…
Ve çok küçük bir kısmı gün yüzüne çıkmasına rağmen ne kadar değerli olduğunu anlayıp, kıymetini bilmek lazım diye düşünüyorum. Mardin’in 30 km güneydoğusunda, merkeze uzak bir konumda yer alsa da kesinlikle Mardin gezilecek yerler listenizde bulunması gereken bir nokta.

Mardin Dara Antik Kenti’ndeki nekropol alanı
Ayrıca hazine değerindeki bu tarihe tanıklık etmek, tamamen ücretsiz. Hatta girişte gönüllü müze görevlileri, isterseniz size ücretsiz rehberlik yapıyorlar. Ve rehber eşliğinde gezmek, tarihi geziler için inanılmaz faydalı oluyor.
Dara Antik Kenti’nde şuan ziyaretçilere açık olan noktalar şu şekilde :
Nekropol (mezar alanı) : İlk ziyaret edilen Nekropol, mezarlık alan demek. 2008 yılına kadar toprak altındaymış. Şimdi ise M.S 5. yüzyıla ait Roma mezarlarını görebiliyorsunuz. Nekropol alanında benim en çok ilgimi çeken yer, büyük mezar galerisi oldu.
Galeride cam üzerinde yürüyorsunuz. Ve ayaklarınızın altında yüzlerce insana ait mezar kemikleri bulunuyor. Tek bir alanda böyle bir galeriye şahit olmak çok etkileyici.

Mardin Dara’daki Su Sarnıcı’nın bu kadar sorunsuz günümüze ulaşması çok etkileyici
Su sarnıcı : Nekropolden çıkınca köy yolundan yürüyerek 10 dakikada sarnıca ulaşıyorsunuz. İlk defa köy içinde bir antik kent görüyorum. Resmen antik kalıntılar köy evlerinin altında bulunuyor. Zaten bu yüzden çalışmalar bu kadar yavaş ilerliyor. Su sarnıcı da -köy halkı diliyle zindan- bir köy evinin altında tesadüfen bulunmuş. Merdivenlerle sarnıca inerken heyecanlanıyorsunuz. Ve aşağıya indiğinizde şok oluyorsunuz. Çünkü yapının neredeyse tamamı bozulmadan gün yüzüne çıkarılmış. Resmen 2 bin yıllık olduğuna inanamıyor insan.
Ben Dara Antik Kenti’nde Nekropol alanını ve su sarnıcını gezdim. Daha detaylı gezmek isteyenler; su kanallarını, Agora Caddesi’ni ve surları görebilir. Yarım saatte gezilecek bir yer değil burası. En az 1-2 saatinizi ayırmanız gerek.
- Dara Antik Kenti ziyaret saatleri 2020 : 08:00 – 12:00 / 13:00 – 17:00
- Pazartesi günleri KAPALI
16. Beyazsu
Bahar ya da yaz aylarıysa ve vaktiniz varsa, Dara Antik Kenti’nden sonra araçla 45 dakika uzaklıktaki Beyazsu’ya uğrayabilirsiniz.
Burası taş kent Mardin için vaha gibi. Çünkü Beyazsu, etrafı yeşilliklerle dolu uzun bir ırmak…
Bu ırmağın üzerine ise birçok balık restoranı kurulmuş. Bu balıkçıların hepsi şark köşeli, tam dinlenmelik alanlar yapmışlar. Özellikle yaz sıcaklarında ırmağın kenarında çay yudumlayıp serinlemek için harika bir seçenek.

Yaz aylarında Beyazsu’nun yanıbaşında oturmak, eminim Mardin sıcaklarında yapılacak en güzel aktivitedir
Biz soğuk zamanlarda gittiğimiz için çoğu yer kapalıydı. Sadece Habip Usta’nın yeri açıktı. Burası 12 ay açık oluyormuş. Habib Usta’da bir şeyler yemek isterseniz, alabalık porsiyon fiyatı 30-35 TL.
Biz sadece birer bardak çay içip kalktık. Çünkü hava epey soğuktu. Ve Kafro Köyü’nde pizza yemek için çoktan yola koyulmuştuk :
17. Elbeğendi (Kafro) Köyü
Evet, ilk defa bir köye sırf pizza yemek için gittim. Ve “iyi ki de gitmişim” diyorum. Hem Kafro Köyü’nün inanılmaz sessizliğinde dinlenmiş oldum hem de nefis pizzasının tadına baktım.
El Beğendi Köyü, Mardin merkeze biraz uzak (araçla 1,5 saat). Ama Midyat’a daha yakın (araçla 25 dakika). Bu yüzden Midyat dönüşünde ya da Midyat’a giderken uğrayabilirsiniz.
Bu köy çok çok sakin. Nedeni, köyde sadece 14 ailenin yaşaması…
80-90’lı yıllarda bölgede yaşanan acı olaylardan dolayı Süryaniler buradan Avrupa’nın farklı ülkelerine mecburen göç etmiş. Yaşadıkları alan uzun süre yasaklı bölge ilan edildiği için geri dönememişler.

İşte Mardin’in meşhur Kafro Köyü pizzası
Sonra bazı aileler toplanıp yasağın kalkması için uğraşmışlar ve başarılı olmuşlar. Ardından köye Midyat taşından modern villalar yapmışlar. Köye giriş yaptığınızda bu villalar arasından geçiyorsunuz. Taş villa olduğu için tarihi bir havası var.
Ama başta söylediğim gibi, köye gelinmesinin en önemli sebebi, harika pizzalar yapan Kafro’s Pizzeria’nın olması.
Böylesine sessiz ve sınıra yakın bir köyde mükemmel pizzalar yapılması çok şaşırtıcı. Köydeki tek ses, pizzacıdan etrafa yayılan rahatlatıcı spa müziği tarzında melodiler…
Ayrıca mekanın dizaynı çok hoş, pizzaların tadı da efsane. Bu kadar beklemiyordum açıkçası. Yanına getirilen soslar bile lezzetli. Fiyatlar, 17-30 TL arasında. Eğer vakit bulursanız, Mardin gezilecek yerler rotanızda mutlaka bu köy olsun.
18. Midyat
Midyat, Mardin’e gelmek için en güzel sebeplerden biri diyebilirim. Çünkü bu bölge, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Zaten bu yüzden Eski Mardin’in kopyası gibi.
Her geçen yıl ziyaretçi sayısında artış olan Midyat, aynı zamanda dinlerin birleştiği bir yer. Bölgede 10’dan fazla ibadete açık manastır ve kilise bulunuyor. Mardin merkezden gelecekseniz, yola biraz erken çıkmanızda fayda var. Çünkü araç ile 1 saat sürüyor. Ve Midyat’a en az yarım gün ayırmak gerek.
“Peki Midyat’a gelirsek öncelikli olarak neler yapalım?” diyenler için aşağıda kısa bilgilerle birlikte neler yapabileceğinizi sıralayayım :
- Mükemmel manzara için Midyat Konukevi’ne gidin : Konuk evine gelin, en üst kata çıkın ve manzarayı izleyin.. Bir de evin harika taş işlemeleri ile birlikte merdivenlerde fotoğraf çekilin. Bu tarihi evi şuan devlet işletiyor. Dizi ve film çekimlerinden sonra Sıla Evi olarak da anılıyor. Giriş 5 TL.

Belki izlediğiniz bazı diziler, size Midyat Konukevi’ni hatırlatmıştır
- Süryani Şarap Evi’ne gidip Uğur abi ile sohbet edin : Biz gittiğimizde hava yağmurluydu. Yağmur şiddetlenince Uğur abinin dükkanında 1 saat bekledik. Sağolsun bize kendi yaptığı şaraptan ikram etti. İnanılmaz güzeldi. Özellikle mahlepli ve 32 karışımdan yaptığı ev şarabı efsane. İçinde hiç bir kattı maddesi yok. Tabii sizin damak zevkinize göre Uğur abi başka önerilerde de bulunuyor. Gidince benden selam söyleyin. Size yardımcı olacaktır. Bu arada şarapların fiyatı 60-100 TL arasında değişiyor. (Axamin Süryani Şarap Evi diye tabelası var)
- El emeği takılar için Telkari Gümüşçüler Çarşısı’nı turlayın : Telkari, tel işi demek. Emek ve incelik gerektiren bir zanaat. Anadolu’da çok eski zamanlarda yapılıyormuş. Şimdi ise yaygın olarak Midyat’ta bu eski el sanatı devam ediyor. Kuyumcular çarşısında birçok telkari gümüşçü olduğu için kafanız karışabilir. Ben biraz araştırarak Tok Gümüş’ten telkari işi bir bileklik aldım. 50 TL gibi bir fiyatı vardı. Tabii gramına göre fiyat değişiyor (daha uyguna da alabilirsiniz)

Midyat’ın meşhur telkari işiyle yapılmış takıları
- Ciğerci Muhittin Usta’da yemek molası verin : Muhittin Usta’yı Midyat’ta bilmeyen yok. Her gece meydanda, saat kulesine karşı seyyar arabasının dumanı tütüyor. Gündüzleri de dükkanda misafirlerini ağırlıyor. Özellikle saç tava ve ciğerini öneririm. Fiyatları da uygun. Eğer yemek molası vermek isterseniz, aklınızda bulunsun.
- Midyat çevresini de gezin : Aracınız varsa, Midyat ve çevresi için 1 gün ayırabilirsiniz. Mesela yukarıda anlattığım Elbeğendi Köyü ve Beyazsu’yu Midyat gezinize dahil edebilirsiniz. Bir de Midyat’a araç ile 20 dakika uzaklıkta bulunan ve 5. yüzyıldan günümüze ulaşan Mor Gabriel Manastırı’nı görebilirsiniz. Her gün açık olan bu tepedeki Süryani manastırı, harika bir tarihi yapıya sahip. Zamanınız varsa gidin derim.
Bu arada akşam dönmek yerine, Midyat’taki harika otellerde 1 gece konaklayabilirsiniz. Hatta Midyat ve çevresindeki otelleri incelemek için : Tıklayın
Mardin’de Ne Yenir?
Bu kadar farklı kültüre kucak açan bir şehirde, tabii ki yemek kültürü de çeşitli oluyor. Mardin mutfağı, Mardin gezilecek yerler gibi zengin bir içeriğe sahip.
Eğer siz de şehre özgü yemekleri tatmayı seviyorsanız, Mardin’in yöresel yemeklerinden bazılarını deneyin derim. “Bazıları” diyorum çünkü çok fazla var. Şehrin birkaç ortak lezzetini sayacak olursam :
Mardin yöresel yemekleri / tatları
- Kaburga dolması : Koyunun kaburga kemiğinden yapılıyor.
- Kibbe/İrok : Mardin usulü içli köfte.
- İgbebet : Haşlanmış içli köfte (kızartılmadığı için daha hafif oluyor).
- Kihtel : Kibbe malzemesi ile yapılıyor. Farklı olarak yassı bir şekil verilip haşlanıyor.
- Alluciye : Bu bir erik yemeği. Erik, et ile beraber pişirilip pilav ile servis ediliyor.
- Lebeniye çorbası : Süzme yoğurt ile yapılıyor. Soğuk içilirse tadı çok daha güzel oluyor.
- Harire : Pekmez, şeker, un, tarçın ile yapılıp üzeri ceviz ile süslenen bir tatlı.
- Mırra : Kulpsuz küçük bardaklarda içilen acı kahve. Birkaç kez demlenerek hazırlanıyor.
Bu tatlar haricinde; etli ekmek, çorten, fikriye, dobo, kinneberli pilavı, sembusek, cevizli börek, kebap çeşitleri gibi lezzetler de bulunuyor. Ben Mardin’de gittiğim yerleri ve yediklerimi aşağıda sizinle paylaştım. Umarım sizin için güzel bir rehber olur :
1. Süryani çöreği – Zafaran çayı / Kana Cafe Shop
1. cadde üzerinde bulunan Kana Cafe, kesinlikle Mardin’deki favori yerim diyebilirim. İnanılmaz sıcakkanlı bir Süryani aile işletiyor. Ve Mardin’in en güzel Süryani çöreğini yapıyorlar.
Hele çöreğin yanında içilen o aromalı Süryani çayı (Zafaran) yok mu! Kaç bardak içtim hatırlamıyorum. Çayın içerisine aroma vermesi için safran, tarçın, bamya çiçeği ekliyorlar.

İşte Mardin’in yemeye doyamadığım Süryani Çöreği
Zaten bitki çayı gibi demliyorlar. Normalde çayı şekerli içiyordum ama zafaranı içerken hiç şeker atmaya gerek duymadım.
Kesinlikle çay ve çöreğin tadına bakmak için buraya uğrayın. Dükkandan çıkarken hem çörekten hem de çaydan satın alacağınıza eminim. Bu arada Süryani çöreğini yapan Seyhan ablaya ve eşine benden selam söylemeyi unutmayın.
2. Mardin kebabı – ciğer / Kebapçı Yusuf Usta
Kana Cafe Shop’tan sonra en sevdiğim yer Yusuf Usta oldu. Normalde buraya gelenler kebap yiyor. Ama ben hem kebabı hem de ciğeri denedim. Ve doğrusunu söylemek gerekirse ciğeri daha çok sevdim. Tabii kebap da bir o kadar güzeldi.
Resmen ağızda dağılıyor. Yanında salata ve ezme ikram ediliyor. Ayrıca ayranı bakır kaşıkla içiyorsunuz. Ev yapımı olduğu için çok lezzetli.

Yusuf Usta’daki Mardin Kebabı, ciğeri ve bakır kaşıkla içilen ev ayranı
Fiyatlara gelecek olursak, kebap ve ciğer porsiyonu 25 TL, ayran 5 TL. Yusuf Usta haricinde yine cadde üzerinde meşhur Kebapçı Rıdo var. Orada kebap porsiyon ve ayran 25 TL ama ayran kapalı olarak geliyor. Ev yapımı değil.
Her iki mekanı da tercih edebilirsiniz. Sadece Rıdo’da yediğim kebap daha yağlı geldi bana. İkisi de lezzetli ama yağsız seviyorsanız Yusuf Usta, yağlı seviyorsanız da Rıdo’yu tercih edin derim. Ama ne olursa olsun Yusuf Usta’da ciğerin tadına bakın.
3. Farklı kahve çeşitleri
Mardin’e gelip de Mezopotamya manzarasına karşı kahve içmeden asla gitmeyin. Normal Türk kahvesini zaten her yerde içiyorsunuz.
Ama burada bir kahvenin ne kadar çeşitli seçenekler ile yapıldığına şahit oluyorsunuz. Bir de Mardin gezilecek yerler listenizi dolaşırken kahve molası vermek harika oluyor.
Eğer benim gibi hafif içimli kahve seviyorsanız, süt ile yapılan Menengiç ve Dibek kahvesini seversiniz. Ya da aromalı kahve seviyorsanız, kakuleli kahveleri deneyebilirsiniz. Ağızda harika bir tat bırakıyor. Onun dışında; Ermeni kahvesi, Kürt kahvesi, Süryani kahvesi gibi uzayıp giden bir liste var.

Taş Ev’de manzaraya karşı içtiğim Mardin kakuleli dibek kahvesi
Bir de Arap bölgelerinden gelen mırra var tabii. Mırrayı içmek herkesin harcı değil. Çünkü, kulpsuz ve küçük fincanlarda tek yudumda içilen çok sert ve acı bir kahve bu. Sert kahve sevenler, uzun uzun kaynatılarak hazırlanan mırrayı denemeden Mardin’den dönmesin derim.
Ben 1. cadde üzerindeki Taş Ev’de Mezopotamya manzarasına karşı kakuleli dibek kahvesi içtim. Hem hafif içimliydi hem de çok güzel bir aroması vardı, tavsiye ederim. Kahve fiyatları 8-10 TL arasında değişiyor. Taş Ev dışında; Marangozlar Kahvesi, Seyr-i Mardin, Kültür Cafe gibi yerlerde de kahvenizi keyifle yudumlayabilirsiniz.
4. Yöresel yemekler / Bağdadi Restaurant
Başta saydığım yöresel yemekleri Mardin’in bazı restoranlarında tadabiliyorsunuz. Ben Bağdadi Restaurant’ı tercih ettim. Restoranın harika bir atmosferi vardı. Yoğunluğun az olduğu döneme denk geldiğim için de mekan sakindi.
Ama normalde rezervasyon ile çalışıyorlarmış ve hep dolu oluyormuş. Bu arada restoranın dizaynını harika yapmışlar. Ben terasta, ışıklandırılmış ağacın köşesinde, tarihi yapının verdiği mutluluk ile huzurlu bir akşam yemeği yedim.

Mardin’in çeşit çeşit tatlarından yapılmış farklı Mezopotamya mezeleri – Bağdadi Restaurant
Fiyatlar biraz yüksek olsa da değiyor. Mesela kuzu etinden yapılan düğün kavurması çok lezzetliydi (50 TL-2 kişi doyabilir). Aslında kaburga dolması yemek istiyordum ama sipariş üzerine yapılıyormuş (en az 4 kişilik, fiyat 45 TL). Artık bir dahaki sefere.
En azından yemekten sonra Mardin’in meşhur harire tatlısını deneme fırsatım oldu. Ben daha farklı bir tat bekliyordum ama muhallebiye benziyordu. Çayın yayında yenilebilecek hafif bir tatlı aslında. İçinde tarçın olmasını sevdim.
Bağdadi dışında gitmek istediğim ama deneyimlemediğim Leyli Muse Mutfak ve Cercis Murat Konağı gibi yöresel yemek yapan yerler de var. Cercis’te sadece fiks menü geçiyor, o da kişi başı 180 TL. Aklınızda olsun.
5. Süryani Şarabı
Mardin’de bir akşam Süryani şarabı denemek isterseniz, bohem bir ortama sahip olan İzla Art’ı önerebilirim. Biz gittiğimizde tüm masalar rezerve olduğu için oturamadık. Ama birçok kişiden methini duydum.
Akşam ve hafta sonu kesinlikle rezervasyon ile gitmek gerekiyormuş. Bu arada İzla Art’a çok yakın olan ışıl ışıl Kültür sokaktan geçerseniz, belediyeye ait olan Kültür Cafe’ye mutlaka uğrayın.

En güzel Süryani Şarabını içtiğim Midyat Axamin Süryani Şarap Evi ve işletmecisi Uğur Abi
Bu cafenin de dizaynı harika. Ayrıca fiyatlar çok uygun. Mesela meşhur reyhan şerbeti sadece 7 TL. Tüm kahveler de 5 TL.
Süryani şarabına dönecek olursak, yukarıda Midyat başlığı altında yazdığım gibi, en güzelini Midyat’ta bulabilirsiniz. Midyat bölgesi, ev yapımı şarap konusunda çok daha başarılı geldi bana.
Mardin’den Ne Alınır?
Mardin gezilecek yerler rotasındayken dolaşırken sürekli gözüme bir şeyler takıldı. Özellikle herkesin ikram ettiği hayalet şeker, “gelin kahve ikram edeyim” diye dükkanına davet eden kahveciler, rengarenk sabunlar, bakır mutfak eşyaları, farklı gümüş takılar, mis gibi kokan Süryani çöreği ve çok daha fazlası…
Yani Mardin’e giderken bavulunuz biraz boş olsun. Zira benim gibi aldıklarınızı koyacak yer bulamayabilirsiniz. “Peki Mardin’den neler alabiliriz?” diye soranlar için, ben hemen ufak bir Mardin alışveriş listesi çıkartayım :

Mardin Tellallar (Revaklı) Çarşısı’nda yıllarını geçirmiş bir usta
- Sabun : Mardin’i dolaşırken en çok karşılaşacağınız şeylerden biri, rengarenk sabunlar. Özellikle Bıttım Sabunu, Menengiç Sabunu ve Eşek sütü Sabunu çok meşhur. 1947’de açılan Mehmet Dede‘den uygun fiyata sabun alabilirsiniz. Ya da Marilyn Sabun Dünyası‘ndan eşek sütü sabunu ve güzel kolonyalar alabilirsiniz. Bu dükkanda Marilyn Monroe benzerliğiyle ünlü olan Melek Hanım ile fotoğraf çekilebilir ve yardım ettiği hayvanlar için kumbarasının biraz dolmasına katkı sağlayabilirsiniz.
- Süryani çöreği : Mardin’de bu çöreği alacağınız tek yer, Seyhan ablanın ailesiyle işlettiği Kana Cafe Shop‘tur. Eve dönmeden 1 gün önce alırsanız, 1 hafta boyunca çayın yanında afiyetle yersiniz. Tabii çay demişken :
- Zafaran (Süryani) çayı : Zafaran, safran demek. Süryani çayı olarak da geçiyor. İçinde safran, tarçın gibi baharatlar var. İçindeki baharatlar, muhteşem bir aroma katıyor. Süryani çöreği ile çok iyi ikili oluyorlar. Yine Kana Cafe‘de Zafaran çayından alabilirsiniz. 15 TL’ye de 30 TL’ye de paketler var.
- Kahve : Mardin dönüşü kahve almadan olmaz. Burada içmeye doyamayacağınız çeşitli kahveler var. Mesela sadece Dibek Kahvesi’nin farklı karışımlar ilave edilen çeşitli versiyonlarını görüyorsunuz. “Nereden alalım?” derseniz, Babil Kahve‘den Babil special kahvesini alabilirsiniz (tadına bakmanız için ikram ediyorlar). Davut Selim‘de de güzel çeşitler bulabilirsiniz.
- Hayalet şeker : Mardin’de badem şekerinin en ünlüsü. Hayalet şeker denmesinin sebebi, lahor ağacının kökünden elde edilen mavi doğal boyanın zamanla uçup, açık bir maviye dönmesinden kaynaklanıyor. Hayalet badem şekeri dışında; tarçınlı, tiramisulu, zencefilli, damla sakızlı gibi bir dünya çeşit var. Ve tatları normal badem şekerinden daha güzel. Yolda yürürken sürekli ikram ettikleri için tadına doyamayıp eve dönerken de alıyorsunuz.
- İşlemeli bakır ürünler : Özellikle Bakırcılar Çarşısı’nda cezve, tepsi, çaydanlık, şekerlik gibi harika işlenmiş bakır ürünler bulabilirsiniz. El emeği olduğu için fiyatları haliyle biraz yüksek oluyor.
Meşhur telkari gümüş takılarını da Midyat’a bırakın derim. Çünkü orada daha çok çeşit var. Hatta telkari yapımını izleyeceğiniz yerler bile mevcut. Midyat Tok Gümüşçülük’ten telkari takısı alabilirsiniz. Ve tabii Süryani Şarabı için de yine Midyat diyeceğim. Çünkü en güzelini orada içtim (önerilerim yukarıda).
Mardin’e Nasıl Gidilir?
Mardin, ayaklarının ucunda uzanan Mezopotamya ve iki yanında süzülen Dicle – Fırat ile tarihin çok önemli bir noktasında yer alıyor. Ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Mardin’in etrafında; Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman gibi şehirlerimiz var.
Mardin’e ulaşım konusu ise çok kolay. Önceden aldığınız uygun uçak bileti ile İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan 2 saatte gelebiliyorsunuz (tatil zamanlarında bilet zor bulunuyor, bu yüzden erken almanızı öneririm). Hatta şuradan nasıl uyguna uçak bileti bulabileceğinize bakabilirsiniz.

Ulaşımın en rahat yolu, Mardin’de araç kiralama
“Mardin Havalimanı’nda indiğimizde ulaşımı nasıl sağlayacağız?” diye soruyorsanız :
- Havaş : 9 TL
- Dolmuş : Yanlış hatırlamıyorsam 3,5 – 4 TL
- Taksi : Eski Mardin’e 60 TL’ye gidersiniz.
- Araç kiralama : Benim tercih ettiğim yöntem. Kesinlikle tavsiye ederim. Hem havalimanından ulaşım için hem de Mardin’in uzak yerlerini gezmek için inanılmaz kolaylık oluyor. Gitmeden önce şu linkten fiyatları inceleyip rezervasyon yapabilirsiniz.
Uçak dışında, şehirlerarası otobüs imkanı da mevcut. Ama batıdaki şehirlerden gelenler için, yol biraz uzun ve yorucu olabilir. Eğer tren yolculuğunu seviyorsanız, tren turlarına katılabilirsiniz. Ya da GAP turları ile birçok şehrimizi görme imkanı yakalayabilirsiniz. Şöyle ki :
Mardin turları (GAP / Kurtalan Express)
GAP turu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki tarihi yoğun olan şehirlerimizi tanımak için güzel bir avantaj. Bu turlar, birçok firma tarafından otobüsle ya da uçak ile yapılıyor. Tabii otobüslü turlar daha uzun sürüyor. Tur fiyatları; 1500-3000 TL arasında değişiyor. 5 günlük tur da var, 10 günlük tur da.
GAP turlarının genellikle uğradığı şehirler ise :
Ayrıca Ankara’dan Siirt’e (Kurtalan) kadar giden Kurtalan Express’i ile yapılan tren turları da var. Tabii isterseniz kişisel olarak da tren seyahati yapabilirsiniz. Trende; örtülü kuşetli, pulman, yataklı ve yemekli vagonlar var.
Normalde tren güzergahı : Ankara, Kayseri, Sivas, Malatya, Diyarbakır ve Kurtalan. Tur şirketleri sanırım Diyarbakır’a kadar gelip oradan tur otobüsleriyle geziye devam ediyorlar.
Ben turlar ile gezerken çok rahat edemediğim için kendim gezmeyi tercih ediyorum. Ama siz yukarıda saydığım şehirlere ilk defa gidecekseniz, bu yerleri tanımak açısından tur tercihi faydalı olabilir.
Mardin gezilecek yerler, yemekler, alışveriş ve ulaşım işini çözdüksek, gelelim “Mardin’e hangi mevsimde gidilir?” sorusuna :
Mardin’e ne zaman gidilir?
Mardin’de bahar ayları çok kısa sürüyor. Bu topraklarda direk yaza geçiş ya da direk kışa geçiş söz konusu. Ben ekim ayı sonu gittim. Gündüz ne kadar sıcaksa akşam bir o kadar soğuktu.
Hatta Midyat’a geçtiğim gün bardaktan boşalırcasına yağmur yağdı. Yani Mardin için ayırdığım gezide, yazı da kışı da görmüş oldum. Ama ortası yoktu. Ya sıcak ya soğuk.

Bir ekim ayı sonundan Mardin manzarası
Aslında Mardin, ilkbaharda çok güzel oluyor. Ama son zamanlarda çok ziyaretçisi olduğu için biraz kalabalık. Özellikle hafta sonları, bayram tatilleri ve özel günlerde yolda yürünmüyor.
Bu yüzden eğer imkanınız varsa, hafta içi gelmenizi tavsiye ederim. Ayrıca Nisan, Mayıs, Eylül ve Ekim ayları gezi için daha uygun olabilir. Yaz aylarında Mardin aşırı sıcak olduğundan gezerken bunalabilirsiniz.
Ayrıca gezinizi, 2010’da düzenlenmeye başlanan Mardin Bienali tarihlerine denk getirebilirsiniz. Mardin Bineali, şehrin coğrafyasını sanat ile renklendiren kültürel bir buluşma. 2 Ekim – 2 Kasım 2020’de düzenlenmesi planlanıyor. Sanatseverlerin aklında bulunsun.
Etnik grupları, ezan ve çan seslerinin karıştığı daracık sokakları, bozkır rüzgarları, özel bir dili olan Mezopotamya’sı, özgün taş evleri ve şaşırtan Dara Antik Kenti ile Mardin’i ve Mardin gezilecek yerleri anlatmaya sayfalar yetmez. Ben sadece gidip deneyimlediğim kadarıyla yukarıda sizlere rehber oluşturdum. Mardin’de gezilecek yerleri, yemekleri ve çok daha fazlasını uzun uzun anlattım. Eğer planlı bir şekilde giderseniz, Mardin geziniz gerçekten çok verimli geçer. Hatta yakınlardaki; Diyarbakır, Urfa, Hatay gibi şehirlere bile vakit ayırabilirsiniz. Şimdiden herkese güzel geziler diliyorum. Hayal edin, düşün peşine…