Tarihi Yarımada : İstanbul’da Gezilecek En Güzel 10 Yer
Tarihi yarımada, aslında İstanbul gezilecek yerlerin neredeyse çoğunu oluşturuyor. Bu sebeple tek bir yazıda İstanbul’un tarihi yerleri ve İstanbul’da gezilmesi gereken yerleri anlatmak çok zor. İnsan hepsini ayrı ayrı ele almak, hepsinin derinine inmek ve özünü kavramak istiyor. Çünkü İstanbul, muhteşem bir tarihi geçmişe sahip. Ben bu yazımda İstanbul’un gezilecek yerlerinden, Tarihi Yarımada’nın geçmişinden, ulaşımından kısaca bahsetmek istedim. Haydi hep birlikte tarihi sokaklarımızda kısa bir gezintiye çıkalım.
1. İstanbul Tarihi Yarımada Hakkında
İstanbul’un tarihi yarımadası, M.Ö. 638 yılında kurulan İstanbul şehrinin her daim merkeziydi.
İlk olarak bir Antik Yunan Kolonisi olan şehir; Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları’nın başkentliğini yaparak tarihte eşsiz bir yere sahip oldu.
Asırlar boyunca hüküm süren en önemli imparatorlukların İstanbul’u başkent olarak seçmiş olması, elbette tesadüf değil.
İstanbul Tarihi Yarımada’nın, Haliç, Boğaziçi ve Marmara ile üç tarafının denizlerle çevrili olması, ona eşsiz bir güzellik kattığı gibi stratejik önem de kazandırıyor.
Bunun yanında Avrupa ve Asya kıtaları arasında bir köprü görevi görüyor olması, onu asırlar boyu medeniyetlerin beşiği olmuş Anadolu’nun (Küçük Asya) minik bir modeli yapıyor.
Tüm bu özelliklerin üstüne bir de Karadeniz’den açık denizlere açılan tek kapı olması; jeopolitik önemini katlayarak artırıyor.
Elbette bu özellikler kenti kuran Bizans’ın, Roma İmparatoru Konstantin’in ve Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in gözünden kaçmamış.
İsterseniz İstanbul’a asırlardır bu kadar büyük önem atfedilmesinin sebeplerini, tarihinde arayalım.
Ucuza uçak bileti arıyorsan, En İyi 10 Uçak ve Tren Bileti Arama Motoru yazıma mutlaka göz atmalısın.
2. İstanbul Tarihi Yarımada Tarihi
Hikâyemiz, M.Ö. 638 yılında Yunanistan’ın Korint Körfezi’nde başlıyor. Byzas adında bir Kral, halkı ile birlikte yeni bir koloni kurmaya karar veriyor ve fikrini almak için Apollon Tapınağı’ndaki kâhine gidiyor.
Kâhin onlara Doğu’ya gitmelerini ve Körler Ülkesi’nin karşısına yerleşmelerini salık veriyor.
Başlangıçta kehanete bir anlam veremeyen Byzas ve kurmayları, günümüzün Topkapı Sarayı’nın olduğu Sarayburnu sırtlarına geldiklerinde, muhteşem manzarayla büyüleniyorlar.
Ancak onları esas şaşırtan şey, kendilerinden önce göç eden Yunan kolonisinin, Anadolu Yakası’ndaki Kadıköy’e yerleşmesi oluyor.
“Bu güzelliği görmeyip de karşı kıyıya nasıl geçerler? Bunlar olsa olsa kâhinin anlattığı körlerdir.” diyorlar ve “Körler Ülkesi” Khalkedon’un karşısına, Byzantion’u inşa ediyorlar.
İstanbul’un antik zamanlardan gelen kuruluş efsanesi bile İstanbul Tarihi Yarımada’nın eşsiz konumuna atıfta bulunuyor.
Byzas’tan yaklaşık 1000 yıl sonra, M.S. 330 yılında bu kez Roma İmparatoru Konstantin de aynı hayranlığa kapılıyor ve Byzantion’u Roma’nın ikinci başkenti ilan ediyor. Adını da “Konstantinopolis” yapıyor.
Roma’nın Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılması ile Doğu Roma (Bizans) başkenti haline gelen Konstantinopolis, 1000 yıl boyunca Bizans’a, ardından da 500 yıla yakın bir süre de Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapıyor.
En kısa haliyle hikâyesini anlatmaya çalıştığım İstanbul, aslında İstanbul Tarihi Yarımada’dan ibaret.
Bizans döneminde Galata bölgesinde kısıtlı bir yerleşim varken, Osmanlı döneminde “Pera” adıyla günümüzün Beyoğlu bölgesi hareketlenmeye başlıyor.
Uzun lafın kısası, tarihte İstanbul olarak bilinen yer, aslında İstanbul’un Tarihi Yarımadası…
3. İstanbul Tarihi Yarımada Nerede & Nasıl Gidilir?
Tarihi yarımada nasıl gidilir ?
İstanbul Tarihi Yarımada, günümüzün Fatih Belediyesi sınırları içinde yer alıyor. İstanbul’un tarihi ile ilgilenen yerli ve yabancı turistlerin hepsinin yolu bu istikametten geçiyor.
Tarihi Yarımada, eski, dar sokakları ve araç trafiği ile oldukça yoğun bir yer. Yarımadada yüzlerce sokağın trafiğe kapalı olduğunu da göz önüne alırsak, buraya arabayla gelmenizi tavsiye etmem.
Tarihi Yarımada’nın kalbi olan Sultanahmet’e ne kadar yaklaşırsanız, araçla hareket etmeniz de o kadar zorlaşır.
Bu sebeple (eğer Maslak, Şişli, Levent, Boğaziçi istikametinden geliyorsanız) aracınızı, Kabataş – Fındıklı – Tophane aksında bir yere park edip, tramvay ile seyahat etmenizi öneririm.
Zira araç olmadan Karaköy ve Galata Köprüsü civarını daha iyi gezebilir ve sonra da Tarihi Yarımada’ya geçebilirsiniz. Tabii yine de İstanbul içinde araç ile gezmek isterseniz, şu linkten fiyatlara göz atabilirsiniz.
Bu arada İstanbul’daki tüm otelleri inceleyip geziniz sırasında konaklama yapabilirsiniz. Şu siteden yaptığınız rezervasyonları ücretsiz iptal edebiliyorsunuz ve kredi kartı gerekmiyor. Aklınızda bulunsun.
4. Anadolu Yakası’ndan Tarihi Yarımada’ya Ulaşım
Tarihi Yarımada, Haliç’in öte yakasındaki Beyoğlu’na Atatürk ve Galata Köprüleri ile bağlanıyor.
Boğazın karşı yakasındaki Kadıköy ve Üsküdar’a vapur ve Marmaray ile ulaşmak mümkün.
Eskiden araçla Anadolu Yakası’ndan Tarihi Yarımada’ya gelmek oldukça dolambaçlı bir yoldu. Boğaz Köprüsü üzerinden Beşiktaş – Kabataş – Karaköy ve Eminönü istikametini izlemek gerekiyordu.
Ancak Avrasya Köprüsü sayesinde Göztepe’den Tarihi Yarımada’nın tam ortasına, yani Yenikapı’ya ulaşmak yalnızca 10 dakika alıyor. Ulaşım olanakları geliştikçe, iki kıta arasındaki mesafe de oldukça kısaldı.
Yine önceki satırlarda belirttiğim gibi Kumkapı – Sultanahmet – Eminönü gibi Tarihi Yarımada’nın kalbi sayılacak yerlere araçla gitmek çok zor.
Bu sebeple Avrasya Tüneli’nden gelirseniz, aracınızı Yenikapı – Aksaray civarında bir yere park edip tramvay ile seyahat etmeniz daha rahat bir tercih olacaktır.
Otel bulma konusunda “En iyi otel bulma arama motorları” yazıma bakınız.
5. İstanbul Tarihi Yarımada Gezilecek Yerler
Tarihi yarımada nasıl gezilir ?
İstanbul Tarihi Yarımada’nın tarihi açısından en önemli merkezi Sultanahmet…
Bu sebeple Sultanahmet ve çevresinden başlayarak bir liste oluşturdum ve Tarihi Yarımada’da gezilecek yerleri sizin için özetlemeye çalıştım :
1. Sultanahmet – Beyazıt – Sirkeci – Eminönü
Sultanahmet ve çevresindeki tarihi eserler, bir gün içerisinde yürüyerek gezilebilir.
Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii ve Yerebatan Sarnıcı görülmesi gereken başlıca yerler arasında…
Ancak detaya girilirse, bu bölgeyi gezmek en az iki gününüzü alabilir. Çünkü Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Büyük Saray Mozaikleri Müzesi de Sultanahmet civarındaki görülmesi gereken önemli eserleri barındırıyor.
Sultanahmet’i Tarihi Yarımada’nın kalbi olarak kabul edebiliriz. Ancak Tarihi Yarımada Sultanahmet’le sınırlı değil tabii.
Örneğin Beyazıt’taki Kapalıçarşı, Sahaflar Çarşısı mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
Ayrıca Mahmutpaşa Çarşısı da Kapalıçarşı ile Eminönü’ndeki Mısır Çarşısı’nı birbirine bağlayan uzun bir tarihi cadde…
Bu bölgenin çarşıları tarihi bir anlam taşıdığından, size alışverişten öte bir deneyim sunuyor.
Eminönü’ndeki Mısır Çarşısı’nı ziyaret eden gezginlere, bitişiğindeki Rüstem Paşa Camii’ne de uğramalarını öneririm.
Bu caminin içindeki İznik Çinileri, döneminin en iyi örnekleridir. Küçük bir cami olmasına rağmen ünü Türkiye’yi çoktan aşmış ve Newsweek Dergisi tarafından Dünya’nın gizli mücevherleri listesine alınmıştır.
Tarihi Yarımada’nın bu bölgesini gezenler, yemek molasını genelde meşhur Sultanahmet Köftecisi’nde verirler.
Ancak Sirkeci’nin merkezinde bulunan Hocapaşa Restoranları da çok iyi alternatifler…
Kasap Osman, Filibe Köftecisi gibi asırlık lezzetler Sirkeci Tramvay İstasyonu’na sadece yürüme mesafesinde…
Ayrıca bu bölgede güzel tarihi otellerde 1 gece de olsa konaklayabilirsiniz. Otellerini incelemek için : Tıklayınız (kredi kartı gerekmiyor ve iptal edilebiliyor)
2. Süleymaniye – Vefa – Şehzadebaşı – Unkapanı – Zeyrek
Süleymaniye semtinin ismi, Kanuni Sultan Süleyman‘ın 16. Yüzyıl’da Mimar Sinan’a yaptırdığı Süleymaniye Camii‘nden geliyor.
Süleymaniye Camii’ni inşa eden Mimar Sinan’ın şöhreti ve kabiliyeti elbette tartışılmaz.
Buna ek olarak dev bir külliye olması ve İstanbul’un en yüksek kubbeli Selatin Camii olması ile de ön plana çıkar. Her yönden İstanbul’un en güzel Osmanlı camisi…
Koca bir semte yayılmış olan Süleymaniye Camii’ni gezdikten sonra, yakınındaki başka bir Mimar Sinan eseri olan Şehzade Camii gezilebilir. Bu arada Şehzade Camii, aynı zamanda Şehzadebaşı’na da ismini vermiş.
Mimar Sinan, Şehzade Camii’ni çıraklık, Süleymaniye Camii’ni ise kalfalık eseri olarak nitelendirmiş. Ustalığa ise Edirne’deki Selimiye Camii ile ulaştığını söylemiş.
Vefa, Süleymaniye ile komşudur. Vefa Bozacısı ile bilinen semt, aynı zamanda İstanbul’un tarihi Bizans kiliselerinin bulunduğu bir yer.
Bu kiliseler, Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş ve bu sayede korunarak günümüze kadar ulaşmış.
Bu arada, bu bölgede bulunan Unkapanı‘nın iki özelliği var: Birincisi, Tarihi Yarımada’yı tam ortadan ikiye bölen Atatürk Caddesi’nin Unkapanı’ndan geçmesi; ikincisi ise 4. yüzyılda Romalılar tarafından yapılan su kemerlerinin en önemli kalıntısının burada olması.
Bozdoğan Kemeri, İmparator Valens tarafından İstanbul’a su taşımak üzere inşa edilmiş dev bir sistemin günümüze ulaşan tek parçası olma özelliğini taşıyor.
Atatürk Caddesi’nden karşıya geçildiğinde, varılan nokta artık Zeyrek semti. Zeyrek, Osmanlı zamanındaki İstanbul’dan önemli yansımalar sunuyor.
Hamamları, cumbalı ahşap evleri, tarihi çeşmeleri ile adeta her köşe başında ziyaretçisine sürprizler yapıyor.
Bu semtin en önemli eseri ise bugün “Zeyrek Camii” olarak bilinen, Pantokrator Kilisesi… Eski bir manastır kompleksinin parçası olan bu kilise, Bizans mimarisini en güzel şekilde yansıtıyor.
3. Cibali – Fener – Balat – Ayvansaray
Cibali’deki Kadir Has Üniversitesi’nin önünden başlayan, Fener ve Balat semtlerini gezdiren turlar şu sıralar çok revaçta.
Çoğunluğu Ayvansaray’daki Ayazma Kilisesi’nde sona eren bu kültür yürüyüşleri, Osmanlı İstanbul’unun ne kadar kozmopolit bir yapısı olduğunu gözler önüne seriyor. Zira bu semtler içinde cami, sinagog ve kiliseleri aynı sokakta görmek mümkün.
Cibali, Fener, Balat ve Ayvansaray aksındaki en güzel tarihi eserleri şöyle özetleyebiliriz:
- Gül Camii
- Fener Rum Patrikhanesi
- Fener Rum Erkek Lisesi
- Balat Evleri
- Ahrida Sinagogu
- Ayvansaray Vlaherna Ayazma Kilisesi
- Tabi ki Kariye Müzesi.
İstanbul’un tarihi dokularını daha iyi hissetmek için Tarihi Yarımada’daki otellere göz atmak isterseniz : Tıklayınız
4. Edirnekapı Semtindeki Kariye Müzesi
Tarihi Yarımada’dan bahsederken, Edirnekapı semtinde bulunan gizli bir mücevhere ayrı bir yer açmak gerekir diye düşündüm.
Zira Kariye Müzesi, Ayasofya kadar ünlü olmasa da; Bizans tarihinden kalan en kıymetli eserlerden biri.
Bizans İmparatorluğu’nun en ayırt edici özelliklerinden olan mozaik sanatı, Kariye Müzesi’nde kültür-sanat meraklılarını büyülüyor. Geç Bizans döneminin en güzel mozaik dizisi, tüm canlılığı ile Kariye’de görülebilir.
Bizans döneminde şehir merkezinin dışında kalan bir manastır olduğu bilinen Chora, birçok eserden oluşan bir yapılar bütünüymüş.
Ancak günümüze sadece Kariye Müzesi’ni oluşturan Chora Kilisesi kalmış. Bu kilisenin içindeki mozaikler, Ayasofya’dan çok daha çeşitli ve etkileyici…
Bizans sanatını temsil etmedeki tek rakibi ise, İtalya’nın Ravenna kentinde bulunan St.Vitale Kilisesi.
6. Tarihi Yarımada Turları
İstanbul Tarihi Yarımada’yı gezerken, İstanbul’da gezilecek yerleri iyi bilen bir İstanbul turist rehberi ile gezmenizi öneririm.
Böylece şehrin sokaklarına işlemiş olan yaşanmışlıkları daha iyi öğrenebilirsiniz. İşinin ehli bir tur rehberi, size tarihi dokuyu tüm yönleri ile tanıtacaktır.
İstanbul’u öğrenerek gezmek isterseniz, bu konuda çok başarılı bir rehber olan Serhat Engül ile irtibat kurabilirsiniz.
7. Tarihi Yarımada Gezilecek Diğer Yerler, Semtler Ve Eserler
Bu yazıda ekseriyetle Tarihi Yarımada’nın Doğu yakasını ve Haliç kıyılarına komşu olan Kuzey kanadını tanıtmış olduk.
Elbette Tarihi Yarımada’da bir yazıya sığmayacak kadar çok tarihi semt ve onları süsleyen eserler var.
İstanbul yapılacak en güzel 10 şey yazıma da bakmanızı öneririm
Yazıda ayrıntıya girmediğimiz diğer eserler de aşağıda sıralamak istedim :
- Eyüp Sultan Camii, Pierre Loti Tepesi ve Miniatürk
- Panorama 1453 Müzesi Ve Fatih Camii
- Yedikule Zindanları Ve Tarihi İstanbul Surları
- Kadırga, Kumkapı ve Samatya Semtleri
- Fethiye Camii ve Müzesi, Yavuz Sultan Selim Camii
- Ahırkapı ve Cankurtaran Semtleri
İstanbul’un eski dokularını daha iyi hissedebileceğiniz Tarihi Yarımada’daki otelleri incelemek için: Tıklayınız
Tarihi yarımadayı özetle sizlere aktarmaya çalıştım. İnanın İstanbul gezilecek noktaların her bir sokağı bambaşka bir hikaye. Tarihi böylesine zengin bir ülkede yaşıyorsak, hakkını vermek gerekiyor diye düşünüyorum. İstanbul da gezilecek yerleri bilmek, öğrenmek ve en önemlisi yerinde hissetmek lazım. İstanbul’un tarihi yerlerini, İstanbul sokaklarındaki yaşanmışlıkları daha iyi öğrenebilmemiz, hissedebilmemiz ve aşağıdaki sosyal medya hesaplarımdan beni takip etmeniz dileğiyle. Hayal edin. Düşün peşine…