Gyeongju’da Gezilecek Yerler
Gyeongju’da gezilecek yerler nereler ? Gyeongju’da nerelere gezilmelidir ? Yine benim için en önemli konuya geliyorum. Onca yol yaptıktan sonra, biryerleri görüp, fotoğraflarını çekip, sonradan o heyecanlı anlarımı paylaşmayı seviyorum.

Gyeongju Bus Terminal’den Başlayan-Seokguram-Bulguksa-Tümülüsler ve Anapji Rotası : Gyeongju’da Gezilecek Yerler
Hele birde gittiğim şehir, o ülke içerisinde en beğendiğim şehir ise değmeyin keyfime. Biz en çok bu şehri sevdik Güney Kore’de. Sokakları, şehir yapısı, sakinliği, gölleri, ormanları, tarihi, gece aydınlatılan tapınakları ile bizi çok etkiledi. Hatta akşam şehirden erkenden ayrılmayı planlarken, bir anda neredeyse en son otobüsü kaçırıyorduk. O denli yani…
Neyse sadede geliyorum dostlar. Ülkenin tarihi şehri dedik. Yok şöyle güzel, yok böyle hoş dedik. Peki tam olarak ne var ?
Gyeongju’da Gezilecek Yerler
Öğlen 2 civarı şehre ulaşıyoruz. Terminalde inip, doğruca Tourist Information Ofise gidiyoruz. Şehrin haritasını kapıyoruz. Ancak bir sorun var. Çantalar. Dolaplar (Locker) tamamen dolu olduğu için bir an için, sıcağında etkisiyle basıyorum küfrü. Bir şey ters gitti mi deliririm. Hemen çözüm bulmam lazım. Şu huyumu bir türlü yenemedim.
O sıcakta o çantalar taşınmaz. Aklıma geliyor. Öfkeme hakim olamıyorum. Aslında direk yolun kenarına bile bırakır, gezer, geri döner ve çantamı aynı yerinde bulurum. Bu ülkede hiçbirşey olmayacağına o kadar eminim. Ama gönlüm razı olmuyor. Biraz etrafta dolanıyorum ve neyseki bir otel karşıma çıkıyor. Rica ediyorum.

Seokguram Grotto Giriş Kapısı : Gyeongju’da Gezilecek Yerler
Sanki o otelde kalıyormuşuz gibi, sanki dışarıdan hiç alakasız bir insan değilmişim gibi, resepsiyon görevlisi o kadar anlayışlı, o kadar kibar, o kadar tatlı davranıyor ki… Bir kez daha aşık oluyorum bu millete. Kaç para istese vericem. Ama olay para değil.
Olay zor durumda olan bir insana gösterdikleri, kibarca anlayış. Hoşgörü. Bizde olsa ne olurdu kimbilir… Ben özellikle turistik yerlerde insanların paraları ile rezil olduğunu bilirim Türkiye’de. Afedersiniz hayvan gibi davranırlar parayı veren siz olsanız bile.
Tabi heryer için değil bu söylediklerim. Ama çoğunluğu diyelim. Sürçü lisan ettiysek affola. Ama bu konuda çok doluyum. Çünkü millet olarak çok ciddi eksikliklerimiz var özellikle işletmelerde göstermediğimiz nezaket ve anlayış konusunda. Sebebi ne biliyor musunuz ?
Çünkü bizim turizmle uğraşan bir çok çalışanımız, işletme sahipleri dahil, hayatlarında bir kez bile turist olmamış insanlar…
1. Seokguram Grotto
Neyse sadede geçelim. Hemen çantaları bırakıyoruz. Otobüse (10-11 veya 700 ) nolu binip 1 saat sonra son durakta iniyoruz. Sonra tam da indiğimiz yerden bir otobüse daha binip, ki 12 nolu otobüs, yaklaşık 20 dakika sonra bu tapınağın bulunduğu bölgeye geliyoruz. Peki burası neden önemli ?

Seokguram Grotto : Gyeongju’da Gezilecek Yerler
Granitten yapılmış olan taş bir buda heykeli olan bu tapınak, 751 yılında inşa edilmiş ve 24 yıl sonra tamamlanmış. Yine Silla krallığı tarafından inşa edilen tapınak Kim Dae-Seong’un karısı için yapılmış. Öyle diyorlar.
Tapınağa gelirken tamamen izole olmuş olan bir ormanın içerisinden yürüyoruz. Sadece kuş sesleri hakim. Zaten bu dinin en önemli felsefelerinden birisi de sanırım dingin ortamlarda ibadet etmek. Hep bir sakinlik hep bir doğa. Bu yüzden seviyorum bu dini.
He birde giriş ücreti 4,000 won ve içerde maksimum 1 saat dolaşmak yeterli. Zaten 1 saat sonra bir sonraki otobüse binip ülkenin en önemli tapınaklarından birisi olan Bulguksa’ya ilerliyoruz.
Bu arada tapınağın içerisinde yer alan buda heykelinin olduğu kısımda fotoğraf çekmek yasak. Burasının dünyanın en iyi tapınaklarından birisinin olduğunu iddia ediyorlar. O yüzden onlar için çok kıymetli.
2. Bulguksa Temple (Tapınağı)
Seokguram’dan yine 12 nolu otobüse binerek, Budist Sanatı Altın Çağı’nın en önemli yapısı olan ve budist rahipler tarafından da hala aktif olarak kullanılan ve birçok budist tarafından da kutsal sayılan tapınağa gidiyoruz.

Bulguksa Temple (Tapınağı) Girişi : Gyeongju’da Gezilecek Yerler
Bu tapınağın en önemli özelliği, 600 yıllık bir tapınak olmasına rağmen halaayakta olması. Hem de tek bir çivi dahi kullanmadan yapılmasına rağmen. Girişte 4,000 won ücretimizi ödeyerek hemen başlıyoruz gezmeye.
Önce kapının içerisinde yer alan ağaçtan yapılmış olan heykeller bizi karşılıyor. Bu heykellerin tapınağı koruduğuna inanıyorlar. Sonrasında yemyeşil bir orman ve küçük bir göl. Sanırsın bir filmin içerisindeyiz…
Çoğu tapınak da olduğu gibi burada da bir sessizlik hakim. Ormanın yamacına kurulmuş oldukça büyük bir tapınak burası. Tapınak ve tapınaklar aslında. 528 yılında inşa edilmiş bir yer.
Gerçi sonrasında birçok kez yenilenmeye gidilmiş. Hatta 40’tan fazla yenilenme olmuş. En büyük özelliği ise, birçok hazineye ev sahipliği yapması. Hatta içerisinde Kore’de yer alan en önemli 2 pagodadan birisi var.
Silla Krallığının yaptığı çok güzel ve tarihi yapılardan olduğu için, ülkede oldukça önemli bir yer. Tapınağın içerisinde yer alan bütün odaları tek tek geziyoruz. Ara sıra budist rahiplere ve dua eden Kore halkına da eşlik ediyoruz.
Yaklaşık 1 buçuk saat kadar bir süre yeterli oluyor. Sonrasında çıkış kısmından yolumuza devam ediyoruz ve bir sonraki durağımız olan Gözlem Evi’ne gitmek üzere 700 numaralı otobüse biniyoruz. Gitmeden önce görmeniz için, tapınakta çektiğimiz vidyoyu da aşağıya ekliyorum.
3. Cheomseongdae Observatory (Gözlem Evi )
Yol boyunca gördüğümüz göller, parklar, bahçeler, mahalleler bizi büyülüyor. Çok ama çok güzel bir şehir planlaması yapılarak yaratılmış bir şehir burası. Küçük, şirin, sakin,sessiz… Bu arada Kuzey Kore ile olan savaştan sonra, ülkenin yeniden inşasında ABD çok ciddi görev üstlenmiş.

Cheomseongdae Observatory (Gözlem Evi )
Bu yüzden bir çok yeni yapılan şehirde, ABD etkilerini görmek mümkün. Zaten bizde gezerken bunu farkediyoruz. Özellikle şehrin sokakları, sadece Gyeongju’da değil bütün şehirlerde, ABD’de ki sokak ve caddelere oldukça benzer.
Derken 45 dakika sonra Gözlem Evi’ne geliyoruz. Burası Doğu Asya’da yer alan en eski Astronomik Gözlem Evi. 632-647 yılları arasında yapılmış. Kocaman bir parkın ortasında yer alıyor.
Starkule anlamına gelen bu yapı havadurumunu tahmin etmek için, yıldızları takip ederek kullanılıyormuş. Ülkedeki 31 ulusal hazineden birisi. Eee sonuçta dünyanın en eski rasathanelerden. Bir kare içerisinde yer alan 12 büyük temel taş var ve her 2 tarafta 3 adet taş var.
Bunlar 12 ayı sembolize ediyormuş. 362 tane taş da bir ay yılındaki toplam gün sayısını temsil ettiği söyleniyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, biz dışarıdan bu konularda hiçbir bilgisi olmayan turistler olarak baktığımızda sıradan bir yapı gibi gördük. Ama meğer ne önemli bir yapıymış, araştırdıkça sonradan anladık.
4. Tümülüsler
Gözlem evini de gördükten sonra, hemen karşısında yer alan tümülüslerde biraz oyalanıp fotoğraf çektirdik. Hayatımda ilk defa tümülüs görmüştüm. Aslında tümülüs, bir mezar ya da mezarlık içeren, toprak yığılarak oluşturulan tepeciklere verilen ad.

Tümülüsler
Bu tepeler yemyeşil görünür ve ilk başta sadece fotoğraf çekmek için sizi içine çeker. Ama aslında, o tepelerin altında bir sürü mezar yer alır. Özellikle gözlem evinin etrafındaki bir çok bölgede, koruma altına alınmış olan tümülüsler bulunur.
Bu mezarların altında ise, krallara ait parçalar ve eşyalar da yer alır. Ama bu eşyaların bir çoğunu, sadece koruma altına alınmış olan müzelerde görebilirsiniz.
5. Anapji Pound (Göleti)
Tümülüsleri ve Gözlem Evi’ni de gördükten sonra, artık yavaş yavaş hava kararmaya başlıyor. Ormanlık alanın içerisinde yürüyerek bir sonra hedefimize ilerliyoruz. Hava ilk defa çok güzel.
Bizimle birlikte binlerce Kore vatandaşı da, bu parkın bulunduğu bölgede geziyor. Yol boyunca hala devam eden kazı çalışmalarını görünce, bölgenin ne kadar tarihi olduğunu anlıyorsunuz.
15 dakika kadar yürüdükten sonra, ışıklarla bezenmiş harika tapınakların olduğu ve bizimde en çok beğendiğimiz Anapji’ ye varıyoruz. Girişte kişi başı 2,000 won giriş ücretini ödüyoruz. Girişte çektiğimiz vidyoyu da aşağıya ekliyorum.
Burası 14 y.y da inşa edilmiş bir gölet. Bu gölette 30,000 ‘den fazla eşya ve emanet bulunmuş. Bulunan bu eşyalar ise Gyeongju Ulusal Müzesi’ne taşınmış. Burası aslında sarayın bir bahçesi olarak tasarlanmış.
Bahçe ve gölet, krallığın ihtişamına ihtişam katmış ve özellikle kralın ve ailesinin dinlendiği bir bölgeymiş. Biz akşam ışıkların yarattığı harika manzaralara tanık olarak bütün göletin etrafında yürüdük.
Hem bu yapıların güzelliği hemde ışıklandırması ile göle yansıyan manzaralar, fotoğraf çekmek için harikaydı. Daha sonra da otobüse binerek, Otobüs Terminali’ ne yol aldık ve bir sonraki durağımız Busan’a gitmek üzere, Gyeongju’ dan ayrıldık.

Anapji Pound
Özetle ; Gyeongju, Silla krallığının bu topraklarda hüküm sürdüğü yaklaşık 1,000 yıllık sürede geride bıraktığı harika binaların, sarayların, dini tapınakların başkenti bir şehir.
Aslında sadece tarih olarak değil, bir şehirde olması gereken muhteşem şehir planlaması ile de bizim gönlümüzü kazandı. 1 gün gibi kısa bir sürede gezilebilecek heryeri gezmemize rağmen, buradan ayrılırken “Acaba burada mı kalsak !” diye söylenip duruyorduk. Ama Busan’da otel rezervasyonlarımızı yaptırdığımız için, el mahkum bir sonraki durağımıza varmak için yola koyulduk. Gyeongju’da Gezilecek Yerler bittikten sonra, istikamet Busan.