Bafa Gölü Gezi Rehberi + Yapılacak 6 Güzel Şey
Ege Bölgesi’nin en büyük gölü olan Bafa Gölü ve çevresi, kesinlike kendine has bir yer. “Niye biliyor musunuz? Çünkü burada inanılmaz zengin bir tarih var. Sadece Herakleia Antik Kenti’ne ait bir tarihten değil, dağın içinde yaşayan insanların çizdiği kaya resimleri gibi gizemli bir tarihten söz ediyorum. Bafa Gölü ve çevresinin zengin tarihi dışında, müthiş ekosistem çeşitliliği de mevcut. Mesela kuş ve bitki türleri gözlemcilerinin en çok uğradığı yerlerden birisi. Bununla birlikte gölün ilk ziyaret edilen köyü Kapırıkı, oldukça sakin. Hatta tam köy havası hakim. Böyle müthiş coğrafyaya ve zenginliğe sahip olan bu gölün çevresinde neler yapılabilir, gelin hep birlikte bakalım :
Bafa Gölü Nasıl Bir Yer?
Bafa Gölü ve çevresinden müthiş etilendiğimi söylemeliyim. Turistik lokasyonları sevenlere pek uygun değil, bunu da belirteyim.
Çünkü Bafa Gölü’nün yakın çevresindeki Bodrum ya da Kuşadası kadar popüler bir turizm ağı yok burada.
Hem Aydın hem de Muğla’nın topraklarına dahil olan Bafa Gölü, aslında önceden Ege’nin bir koyu ve önemli bir liman kentiymiş.
Bugünkü şeklini ise Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonların denizi doldurması sonucunda almış. Şuan denizden tam 16 kilometre uzakta yer alıyor.
Günümüzde eski kentten kalmış kalıntıları, gölün üzerindeki tarihi adacıklarda ve gölün çevresinde görebiliyorsunuz. (aşağıda detaylı anlatacağım)
“Bafa Gölü’ne gittiğimiz zaman neler yapabiliriz?” diye soranlara, aşağıda 6 güzel önerim olacak :
1. Gölün yıldızı Kapıkırı Köyü’ne gidin
Bafa Gölü’nün aslında Ege Denizi’ne dahil olduğunu ve önemli bir liman kenti olduğunu söylemiştim ya, işte o tarihi kentin kalıntılarını en fazla Kapıkırı Köyü’nde görebiliyorsunuz.
Kapıkırı Köyü’ne gelirken öncelikle Beşparmak, eski adıyla Latmos Dağları‘nın yapısı insanı şaşırtıyor. Çünkü çok fantastik bir yapıya sahip. Sanki taşlar parça parça kesilip üst üste özenle yerleştirilmiş gibi duruyor.
Tabii köye girer girmez böyle ilginç dağ yapısıyla karşılaşınca gerçekten farklı bir yere geldiğinizi anlıyorsunuz.
Köyün iç kısımlarına girdiğinizde ise sizi sakin bir ortam karşılıyor (temmuz olmasına rağmen). Ben çok acıktığım için köyün girişindeki Pelikan Restoran’a atıverdim kendimi.
Restoranda, göl ve tarihin buluştuğu müthiş bir manzara vardı. Hemen aşağıda, burada yediğim, Bafa Gölü’nden çıkartılan balıklardan bahsedeyim :
2. Bafa Gölü’nden çıkarılan balıkların tadına bakın
Bafa Gölü, mükemmel biyoçeşitliliğe sahip. Gölün altında neredeyse her noktada güzel yaşamlar gizli. Göldeki balıkların ideal bir yaşama sahip olmasının sebebi, gölün suyundaki hafif tuzdan kaynaklanıyor.
Bafa Gölü’nde en çok yılan balığı, levrek, kefal ve karides bulunuyor. Sadece balık çeşitliliği değil, suyun altında tarihsel kalıntılar da yer alıyor.
Zaten Bafa Gölü coğrafyasının böylesine zengin olması, bu bölgeyi Bafa Gölü Tabiat Parkı adı altında 1. derecede korunan doğal sit alanı yapıyor.
Konumuza dönecek olursak, Bafa Gölü’nden çıkarılan balıklardan, gölün çevresindeki neredeyse tüm restoranlarda yiyebiliyorsunuz.
Ben köyün girişindeki Pelikan Restaurant’ın doğa manzarasına karşı yılan balığının tadına baktım. Ama maalesef pek sevemedim. Biraz kuru ve yavan geldi açıkçası. (muhtemelen pişirme şeklinden dolayı hoşuma gitmedi)
Bununla birlikte restoranın ikram olarak getirdiği köz patlıcan salatası çok güzeldi. Yemekten sonra çay ikramdı. Bu arada yılan balığının porsiyonu 40 TL, salata 15 TL, ev ayranı 5 TL.
Burada yemek yemeseniz bile çay içmek için oturun. Çünkü aşırı sıcak havalarda bahçesinde esen rüzgar, önündeki Bafa Gölü manzarası, solundaki fantastik Beşparmak Dağları ve tarihi agora, insana huzur veriyor.
Ayrıca zamanında Almanlar buralara gelip araştırma yapmışlar ve bölgedeki fotoğraflarla “Tarih Öncesi İnsan Resimleri” diye bir kitap çıkarmışlar.
Pelikan Restoran’ın işletmecisi de bu kitabı türkçeye çevirmiş. Giderseniz mutlaka inceleyin. Çok enteresan bilgiler mevcut (aşağıda yürüyüş bölümünde kitaptan bir fotoğraf koyup neyle ilgili olduğunu anlattım).
3. Organik rehber teyzelerle tarihe tanıklık edin
Dinlenmenin verdiği huzurla birlikte şimdi köyü gezmeye başlayalım. Ben köyün girişine aracı bırakıp içeriye doğru yürüdüm. İlk başta kimseler yoktu.
Önce sol tarafta Herakleia Antik Kenti’nden kalan Agorayı görmek istedim. İneklerin otladığı, köy halkının oturduğu yerlerden geçerek tarihi yapıya ulaştım.
Büyük Agora, tarihi kentin iyi korunmuş yaplarından. Ayrıca buradan manzara harika görünüyor. Bu güzel manzarayla birlikte agorayı fotoğrafladıktan sonra köyün içinde dolaşmaya devam ettim.
Yola devam ederken, üzerinde “şehir meclisi” yazan küçük bir tabela, köydeki evlerden birine yönlendirdi. Gerçekten evin bahçesinde antik kentten küçük kalıntılar görüyorsunuz. Bahçedeki tarihi eserin yanında tavuklar dolanıyor.
Çıkışta evde yaşayan teyze yaptığı el işlerini göstererek gelenlere satış yapıyor. Evin bahçesinden çıktığımda “ilk defa böyle bir antik kenti dolaştığımı” düşünüyordum ki hiç farkında olmadan 4 tane Ege şivesiyle konuşan bohçalı teyze bana eşlik etmeye başladı.
Kendilerine bölgenin “organik rehberi” diyorlar. Bu teyzeler, köyün yerleşim alanına biraz uzak kalan tarihi alanları gezdiriyorlar.
Bir taraftan da tatlı şiveleriyle; isminizi, nereden geldiğinizi sorup güzel güzel sohbet ediyorlar. Yolun sonuna geldiğinizde sizi müthiş bir manzara karşılıyor.
Hem halk arasında “kaya mezarları” denilen tarihi izliyorsunuz hem de Bafa Gölü’nü ve çevresini yukarıdan görüyorsunuz.
Siz manzaranın güzelliğine kendinizi kaptırmışken, teyzeler son durakta bohçalarını yere serip size satış yapmaya başlıyorlar.
Ben 4 teyzeden de farklı farklı el işi ürünleri aldım. Daha doğrusu almak mecburiyetinde hissettim. Hepsi aynı anda bohçalarını açınca sadece 1 teyzeden almaya çekindim açıkçası (1 ürün 15-20 TL arasında).
Bu da bana farklı bir deneyim kazandırmış oldu. Bir dahaki sefere aldığım ürünleri takıp takıştırıp gitmeye karar verdim. Böylelikle, “Daha önce sizden bunları satın almıştım” deyip işin içinden çıkacağım.
4. Köy kahvaltısı yapıp adalar turuna katılın
Evet, Bafa Gölü’nde tekne turu yapabiliyorsunuz. Mesela göle sadece 50 metre uzaklıkta bulunan Selenes Pansiyon ve Restoran’ın güzel köy kahvaltısını yaptıktan sonra kişi başı 40 TL’ye tekne turu talep edebilirsiniz.
Bu turu öyle klasik turlar gibi düşünmeyin. Çünkü Bafa Gölü üzerinde birçok tarihi adacık bulunuyor. Ve bu adaları dolaşıp tarihe yakından tanıklık edebiliyorsunuz.
Kahveasar Adası : Adadaki Bizans dönemi kalıntıları arasında en dikkat çeken yapı, en yüksek noktada ve tam ortada bulunan manastır kilisesi. Yapılış tarihinin 13. yüzyıla dayandığı söyleniyor.
Menet Adası : Turun en büyük adası (370 metre). Aynı zamanda balıkçıl kuşların yuvalama alanı olduğu için çok fazla kuş yuvası görüyorsunuz. Burada manastır yok ama tahrip olmuş birçok yapı var. Bizans dönemlerinde iken bu adanın kasaba olduğu düşünülüyor.
İkizce Adaları : Adından da anlaşılacağı üzere burası 2 adadan oluşuyor. Küçük olana karadan geçemezken, büyük olana karadan bağlantı bulunuyor. Küçük adanın üzerindeki manastır ve Meryem Ana Kilise’si gibi yapılar kısmen korunmuş. Büyük olan adaya ise manastırı koruması için kale inşa edilmiş. Sahilden kaleye çıkınca müthiş bir manzara görüyorsunuz.
Kapıkırı Adası : Eski dönemlere ait şehir surlarının bir kısmı da burada görülüyor.
İşte bu 4 adacık üzerinde, Bizans döneminden kalmış yapılar karşınıza çıkıyor. Tekne ile dolaşırken bu zengin tarihin yanı sıra farklı kuş türlerine de rastlayabilirsiniz.
Ayrıca İkizce Adaları’nın kumsalında yüzüp gün batımını seyredebilirsiniz. Yüzyıllar boyu birçok medeniyete kapı açan bu topraklarda, geçmişin arasında geleceği hissetmek, ne farklı bir duygu öyle değil mi?
5. Bahar aylarında Bafa Gölü çevresinde yürüyüş yapın
Likya Yolu ya da Karia Yolu’nun bir kısmını yürüyenleriniz varsa, Bafa Gölü’ndeki günübirlik 7 ayrı turu da çok sevecektir.
Çünkü bu trekking turları; Roma, Bizans, Karia, İonia, hatta tarih öncesi neolitik dönemlerden kalan izleri kapsıyor.
Mesela aşağıya eklediğim fotoğraf, bu bölgedeki tarih öncesi mağara resimlerine ait. Almanlar gelip burada uzun süre yaşayarak araştırma yapmışlar. Pelikan Restaurant’ta bu araştırma kitabının türkçesi mevcut. Trekking yapmadan önce mutlaka göz atın derim.
Bu arada rotaların yürüyüş süresi, en az 3, en fazla 9 saat sürüyor. Bafa Gölü ve çevresindeki trekking güzergahlarını merak edenler için aşağıda tek tek yazdım :
Bafa Gölü Trekking Rotaları :
- Yedi Kardeşler Manastırı : Gidiş-dönüş yaklaşık 5 saat (Önce, M.Ö 7500’lerde mağaranın içinde yaşayan insanların kayaya çizdikleri resimler, sonra 7. yüzyılda yapılan Yedi Kardeşler Manastırı ve İsa frenklerine doğru yürüyüş)
- Kral Yolu ve Stylos Manastırı : Gidiş-dönüş yaklaşık 8-9 (Perslerin inşa ettiği Kral Yolu’nda; Stylos Manastırı ve yine İsa Dönemi’ne ait freskler geziliyor).
- Şehir Surları : Yaklaşık 4 saat sürüyor. (Bafa Gölü’nün eşsiz manzarası ve antik kent kalıntıları)
- Karahayıt Balıktaş Mağarası : Karahayıt Köyü’nde tarih öncesi çağlardan Prehistorik Döneme ait kırmızı boyalı kaya resimlerini görebilirsiniz.
- İsa Mağaraları : Herakleia Kenti’nin ilk yerleşim yerleri ile birlikte yine kayalara betimlenmiş İsa Mağaralarını ve oda mezarlarını gezebilirsiniz.
- Gökkaya ve Kiliselik : Yaklaşık 6-7 saat (son olarak İkizce Adaları’na gelip gölde serinleyebiliyorsunuz)
- İyonya Mermer Ocakları : Yaklaşık 4 saat (dev mermer sütunlar ve manastırlar. Ayrıca bu bölge, botanik ve kuş gözlem noktası olarak geçiyor)
Bu yürüyüşleri, Bafa Gölü çevresindeki pansiyonların birçoğu düzenliyor. Tabii başlıkta yazdığım gibi bahar ayları trekking için çok daha güzel. Yazın sıcakta yürümek çok zor olduğu için yolun yarısı dinlenmekle geçiyor.
6. Vaktiniz varsa Bafa Gölü’nde 1 gece konaklayın
Bafa Gölü ve çevresi, 1. dereceden korunan doğal sit alanı olduğu için öyle lüks otellerle çevrili değil.
Burada köy yaşantısına dahil olmuş pansiyonlar ve otantik işletmeler var. Bazı alanlarda kamp yapılabiliyor. Mesela gölün hemen kenarında bulunan Herakleia Restaurant’da kamp alanı bulunuyor.
Bu arada Bafa Gölü’nü günübirlik gezmeye geldiyseniz, 30 dakika uzaklıkta bulunan Didim’de de konaklayabilirsiniz. Ama Bafa’da kalmak isteyenler için hemen aşağıda birkaç öneride bulunayım :
Tesisi isminin üzerine tıklayarak inceleyebilirsiniz.
Agora Pansiyon : Burası Kapıkırı Köyü’nde bulunuyor ve inanılmaz otantik dizayn edilmiş. Hem bungalov odaları hem teraslı ya da göl manzaralı odaları hem de aile odaları var. Bungalov odaların her birinde şömine mevcut. Herbiri evlerin doğal mimarisi bozulmadan restore edilmiş. Kahvaltısı ve yemekleri güzel. Ayrıca agorada trekking turları da düzenleniyor.
Selene’s Pansiyon : Burası da Kapıkırı Köyü’nde yer alıyor ama göle daha yakın (50 metre). Yıkarıda bahsettiğim tekne turunu Selene’s de yapabiliyorsunuz. Pansiyonun yemeklerinin ve mezelerinin çok güzel olduğunu söylüyorlar.
Hotel Silva Oliva : Hotel Silva, Milas – Söke yolu üzerinde, Bafa Gölü’ne birkaç dakika uzaklıkta bulunuyor. Doğayla iç içe bir alan ve oturup bir şeyler içebileceğiniz terası var.
Bu öneriler dışında, Bafa Gölü çevresindeki diğer pansiyonların hepsini incelemek için : Tıklayınız
Bafa Gölü Nerede & Nasıl Gidilir?
Bafa Gölü’nün, hem Aydın Söke ilçesinde hem de Muğla Milas ilçesinde sınırı bulunuyor.
Diğer ismiyle Çamiçi Gölü olarak anılan Bafa Gölü Tabiat Parkı; Bodrum, Didim, Kuşadası gibi çok sık ziyaretçi toplayan tatil beldeleriyle komşu.
Eğer uçak yolculuğu yapacaksanız, Bafa’ya en yakın Bodrum-Milas Havalimanı’na gidebilirsiniz. Havalimanından Milas otogarına geçip buradan Bafa Gölü’ne giden minibüslere binebilirsiniz.
Aslında Aydın’a da gelseniz, Muğla’ya da gelseniz, Milas-Söke yolu üzerinden geçen tüm şehir içi ulaşım aracıyla Bafa’ya gidebilirsiniz. Ama!
Genelde Bafa Gölü’ne günübirlik gelindiği için; Didim, Bodrum ya da Kuşadası taraflarından bu tarafa uğramak, geziyi daha verimli yapıyor.
Ben de 2019 temmuz ayında Bafa Gölü’nü de içine katarak uzun bir gezi planladım. Şöyle ki :
- Arkadaşımla birlikte Fethiye‘den araç kiralayıp; önce, suyun üzerinde sallanabildiğiniz salıncaklarla meşhur Yavarlakçay‘ı,
- Oradan Marmaris merkezi ve huzurla dinlenebildiğim Marmaris Söğüt Köyü’nü,
- Söğüt Köyü’nden sonra mis gibi havasını ve gün batımını çok sevdiğim Datça‘yı,
- Ardından her bölgesi farklı güzel olan Bodrum‘u,
- Bodrum’dan sonra Bafa Gölü’nü ve Didim‘i,
- Son olarak da harika koylara sahip Dilek Yarımadası’nı ve Kuşadası’nı gezerek harika bir deneyim yaşadım.
Benim kadar uzun bir gezi planlamasanız bile, ufak bir kısmını araç kiralayarak gezebilirsiniz. Hatta şu linkten araç kiralama fiyatlarını inceleyip şimdiden güzel planlara başlayabilirsiniz.
Dikkatinizi Çekebilecek Diğer Yazılar
Bafa Gölü gezilecek yerler aslında öylesine dolu ki… Zamanında Herakleia Antik Kenti gibi o zamanın en önemli liman kentinin izleri olsun, tarih öncesi çağlara ait mağara resimleri olsun, Önceden Ege’nin koyu olan Bafa Gölü’nün şimdiki biyoçeşitliliği olsun, Beşdağlar (Latmos)’ın enteresan şekilleri olsun, buralarda her yer, önemli bir zenginlik ile gizli. Hatta bu durum o kadar olağan ki Kapıkırı Köyü’nde tarihi eserler köylülerin bahçelerinde duruyor. Herkes bu atmosferi 1 kez de olsun yaşamalı. Eğer Didim, Bodrum, Kuşadası’na tatile gelmişseniz, kesinlikle Bafa, rotanızda olmalı. Şimdiden herkese harika geziler diliyorum.